Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/19462 E. 2015/15203 K. 07.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19462
KARAR NO : 2015/15203
KARAR TARİHİ : 07.10.2015

MAHKEMESİ : KAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2013/482-2014/230

Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalının 2005 yılında evlendiklerini, davacıya ait 12 adet (altı çift) Ankara burması cinsi bilezik, 1 altın set (düğünde takılmış kolye, küpe ve bileklik), 1 altın set (kolye, küpe ve bileklik), 12 adet çeyrek altının davalının babasına ait kasaya konulduğunu, davacının evi terk esnasında altınlarını alamadığını iddia ederek, bu ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı taktirde bedelinin yasal faizle ödenmesine karar verilmesini, ayrıca ev eşyası listesi olarak belirledikleri 26 kalem eşyanın da davacıya teslimini olmadığı taktirde bedellerinin ödetilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının iddialarının hiç birisini kabul etmedikleri, tarafların evlendiklerinde takılarının bir kısmını bozdurarak balayına gittiklerini, ayrıca davacının yine takı bozdurarak ……….. ilçesinden ehliyet aldığını, yine davalı Hüseyin’in market çalıştırdığı esnada işlerinin kötü gitmesi sebebiyle marketin borcu nedeniyle takılarının bir kısmının bozdurulduğunu, davacı Reyhan’ın evden ayrılırken kayın pederinin kasasında bulunan 4 bilezik ile 15.000TL’yi kasadan aldığını, ev eşyalarının hepsinin davacıya ait olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabındaki üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK’nun 118-395 mad.) kaynaklanan bütün davalara aile mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Somut olayda; dava, kişisel malların iadesi istemine ilişkindir. Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmesi zorunludur. Bu nedenle bağımsız Aile Mahkemesi bulunan yerlerde bağımsız Aile Mahkemesinde, Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir. (Yargıtay HGK.’nun 16.11.2005 tarih ve 2005/2-673 E. 2005/617 K.) Asliye Hukuk Mahkemesi bir davaya hangi sıfatla bakacaksa bunu ara karar ile belirler. Uygulamada bu yönde gelişmiştir (Y. HGK 30.05.2012 T. 2011/13-794 E. 2012/329 K; Y.HGK. 21.09.2011 T. 2011/9-483 E. 2011/554 K.).
Kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunun 226. maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder. Söz konusu maddenin Türk Medeni Kanununun 2.kitabında yer almakta ve Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece yargılamaya hangi sıfatla bakacaksa, bunu ara karar ile belirleyerek yargılamaya devam etmek yerine bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.