YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19454
KARAR NO : 2015/15199
KARAR TARİHİ : 07.10.2015
MAHKEMESİ : AYDIN 2. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/05/2014
NUMARASI : 2012/950-2014/429
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin 16.08.2012 tarihinde davalıdan satın aldığı kamyonetin arka camının 15.10.2012 tarihinde kırıldığını, aynı gün aracın davalıya ait teknik servise teslim edildiğini, aracın satıcı firma tarafından yapılan sigortası kapsamında 24 saati aşan onarım süresince kiralık araç hizmeti verilmesi gerektiği halde bu hizmetin sağlanmadığını, davalıya ait servis stoklarında araç arka camı bulunmadığından 08.11.2012 tarihine kadar onarımın yapılamayacağının bildirildiğini, davalının stoklarının sınırlı olduğundan söz etmeyerek davacıyı yanılttığını ileri sürerek, müvekkilinin aracın onarımını beklemesi nedeniyle uğradığı 2.000,00 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sigortaya ilişkin taleplerin sigorta şirketine yöneltilmesi gerektiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıya zorunlu olunmadığı halde kiralık binek araç teklif edildiğini, ancak davacının bunu kabul etmediğini, müvekkilinin kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Tüketici Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden dolayı oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/e maddesinde; tüketici, “bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre yasa, hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Bir başka deyişle, yasa kapsamına, dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri olağan tüketim işleri alınmıştır. Aksi bir yorumun kabulü, üst düzey teknoloji ile gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi 4077 sayılı yasa kapsamında kalmasını ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıklara da Tüketici Mahkemelerinde bakılmasını gerektirir ki, bunun yasanın amacına aykırı olduğu açıktır. Buna göre istisna sözleşmesinden doğan ilişkileri de 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.2003 gün ve 2003/15-127 E., 2003/102 K. sayılı kararında bu husus belirtilmiştir. (HGK 17.02.2010 tarih, 2010/15-68-85)
Somut olayda; taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu durumda, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.