YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19450
KARAR NO : 2015/15210
KARAR TARİHİ : 07.10.2015
MAHKEMESİ : ERDEMLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2010/64-2013/584
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi H. Y. ‘un 10/01/2010 tarihinde kardeşi A. Y. ‘un balkonunda tadilat amacıyla kaynak makinesini çalıştırmaya başlaması ile yatay yan tarafta bulunan yüksek gerilim hattına kapılmasının ardından elektrik çarpması sonucu öldüğünü, murisin vefat ettiği balkonun demirleri ile TEDAŞ’a ait yüksek gerilim hattı arasındaki mesafenin 70-80 cm olduğunu, olaydan evvel tarafların TEDAŞ İlçe Müdürlüğüne yüksek gerilim hattının güvenli bir mesafeye alınmasına ilişkin başvurular yapıldığını ancak bir iyileştirmenin yapılmadığını, ayrıca yüksek gerilim hattının oluşturduğu tehlikeli durumun açıkça ortada olmasına rağmen …………..Belediyesince müvekkillerin bulunduğu binanın yapımına fiilen izin verilmesinin kabul edilebilir olmadığını, meydana gelen olay neticesinde davacılarda onarılması imkansız derin psikolojik yaralar açıldığını, C.. Y..’un derin bir travma geçirdiğini ve uzun bir müddet kendine gelemeyerek yaşı küçük çocukları ile ilgilenemediğini, yaşı küçük çocukların ise ileride babasız kalmış olmanın üzüntüsünü derinden yaşayacakları ve bir babaya sahip olamamanın psikolojisi ile yaşamaya mahkum olacaklarını, tüm bunların verdiği elem ve üzüntünün tarif edilemez olması karşısında kendisi yararına 25.000,00 TL ve velayetlerine sahip olunan yaşı küçük çocukları E. ve S. S. yararına da 25.000,00’er TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tazmini ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 250,00 TL olmak üzere toplam 750,00 TL maddi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tazminini talep etmiştir.
Davalı Belediye vekili cevap dilekçesinde; olay tarihi üzerinden bir yıl geçtiğini bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu yerin ruhsatsız, kaçak inşaat olduğunu, 2004 yılından önce yapıldığını, söz konusu yerin orman alanı içinde bulunduğunu, tapusunun bulunmadığını ve belediye tarafından verilen resmi bir izin olmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TEDAŞ vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, olayın gerçekleştiği binanın elektrik şebekesinin inşaasından sonra yapıldığını, ilgili binadaki abonelerin elektrik tellerinin binadan uzaklaştırılması yönünde başvuru da bulunmadıklarını, tellerin emniyet mesafesine uygun uzaklıkta olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacıların maddi tazminat talebinin kabulüne, 166.379,08 TL’nin haksız fiil tarihi olan 10/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulu ile davacı C.. Y.. için 20.000,00 TL davacılar Sena ve Enes için 12.500,00’er TL’den toplamda 45.000,00 TL’nin haksız fiil tarihi olan 10/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik çarpması sonucu hayatını kaybeden murisin, mirasçılarının maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.
1-Davalılardan E.. B..nın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Anayasa’nın 125/son maddesine göre; “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/b maddesi ile; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davasının idari yargı yerinde açılacağı” düzenlenmiştir.
Davalı E.. B.. bir kamu tüzel kişisidir. Kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. Davada ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre, davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeni de hizmet kusurudur. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargı görevlidir. (2577 sayılı İYUY. m.2)
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.(HMK 114)
İdari eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlıklar bakımından genel görevli yargı yeri idare mahkemeleridir. Adli yargı yerleri ancak özel düzenlemelerin varlığı halinde, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıkları çözümlemekle görevlidirler.
Kural olarak idarenin zarar doğuran her türlü eylem ve işleminden doğan zararlar idari yargı yerinde dava konusu yapılmaktadır. Somut olay da, bu genel kuralın istisnası niteliğinde olmadığından, davalı Erdemli Belediyesi’nin hizmet kusuru nedeniyle oluşan zarardan kaynaklanan bu davanın İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerekir.
Yargı yolu, 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-b ve 115.maddelerinde düzenlenen ve yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecek olan dava şartıdır. Şu durumda, mahkemece davalı …….. Belediyesi açısından yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre de Davalı ………. Belediye’sinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
2-Davacılar ve davalı TEDAŞ’ın temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı TEDAŞ’ın tüm, davacı tarafın aşağıda belirtilen temyiz itirazları dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
A-Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Manevi tazminat; somut olaya, gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına uygun, ruh huzuru, bozulan dengenin giderilmesine yarar şekilde teyid edilmelidir. (H.G.K., 06.02.2013 gün ve 2013/4-722 E.-201 K.)
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; davacıların murisi meydana gelen elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetmiştir.
Hükmedilecek manevi tazminatın, davacıların manevi dünyasında oluşan yıkımı, acıyı ve kederi bir nebze de olsa giderici ve hafifletici olması gerekmekte olup, mahkemece, davacıların murisinin hayatını kaybettiği hususu da dikkate alınarak TMK’nun 4. maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, düşük miktarda manevi tazminat takdiri doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
B-Ayrıca davacıların maddi tazminat istemleri kabul olunduğu ve kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri halde hükmolunan maddi tazminat üzerinden davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.