YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18591
KARAR NO : 2015/11707
KARAR TARİHİ : 24.06.2015
MAHKEMESİ : ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2013/122-2013/644
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davalıların murisi A… Ü…’dan, Antalya 6.Noterliğinin 12.01.1998 tarih … yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile B…402 parselden 4250 m² yeri satın aldığını, zilyetliğini teslim aldığı için üzerine nar ağaçları diktiğini, Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/235E-2012/481K sayılı dosyasında satış vaadi sözleşmesine dayalı tazminat davası açtıklarını, ancak bu dava sırasında taşınmazın değerinin tespit edilip hükmedildiğini, ağaçların hesaplamaya dahil edilmediğini, müvekkilinin satış vaadine istinaden iyi niyetli olarak taşınmazda ağaçlandırma yaptığını iddia ederek, ağaçların değeri olan 56.000TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; müvekkillerinin miras bırakanı A… Ü…’ın satış vaadi sözleşmesi ile satmış olduğu taşınmazın davalılar adına kayıtlı olmadığı için tapuda satışının yapılamadığını, ancak taşınmazın davacı tarafa fiilen teslim edildiğini, halen davacının taşınmazın zilyedi durumunda olduğunu, taşınmazı kullandığını ekip diktiğini, taşınmazdan fiilen yararlandığını bu sebeple ağaçlardan dolayı müvekkillerinden tazminat isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 46.793.72TL’nin davalıdan 31.05.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tapulu taşınmazların mülkiyetinin naklinin Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanununun 26.maddeleri hükümleri gereği resmi şekle bağlı olduğu tartışmasızdır. Harici satışlar geçersizdir.
Ne var ki 10.07.1940 tarihli 77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı, satış nedeniyle ödediği bedeli geri alana kadar taşınmaz mal üzerinde hapis hakkını kullanabilir (şeyi geri vermekten kaçınabilir). Geçersiz satış sözleşmesi gereğince taşınmazı elinde tutan davacının, verdiğini geri alabilmesi için, taşınmazı iadesi bahis konusudur. Aksi takdirde davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmayacaktır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nun 115/h maddesinde ”Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması” bir dava şartı olarak öngörülmüştür.
Somut olayda davalı vekili, davacının davaya konu taşınmazda halen zilyet olduğunu, gelir elde etmeye devam ettiğini savunmuştur.
O halde mahkemece; geçersiz sözleşmelerde tarafların aldıklarını aynı anda geri vermekle yükümlü oldukları gözetilerek, davacının taşınmazın zilyetliğine sahip olup olmadığı hususu gerekirse yerinde inceleme yapılarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.