YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18545
KARAR NO : 2015/11715
KARAR TARİHİ : 24.06.2015
MAHKEMESİ : MALATYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2012/530-2014/272
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin; duruşma gününün taraflara bildirilmesi için gerekli posta pulu olmadığından reddine karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davacı şirket ile davalı şirket arasında 14.06.2012 tarihli krom cevheri üretim ortaklığı protokolü yapıldığını, protokol gereği ruhsat sahibi olan müvekkiline ait işletmeye hazır açık galerilerden davalı ile 31.12.2014 tarihine kadar ortak işletilmesinin kararlaştırıldığını, imzalanan protokolden sonra müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve belirtilen tonajlardaki krom madenini davalı şirketin M… stok sahasına gönderdiğini, ancak davalı şirketin en başından beri kötü niyetli olduğu için protokolde belirlenen maddelere uymadığını, müvekkili şirkete gerekli ödemeleri yapmadığını iddia ederek, 127.834,93TL’lik alacağının ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak olan ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın bir ticari işten ve tacirler arasında düzenlenmiş bir sözleşmeden kaynaklandığı için davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olması gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, zira müvekkilinin davacı şirketten almış olduğu krom cevherinin bedelini fazlasıyla ödemiş olduğunu, ancak davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, bunun üzerine davalı müvekkili tarafından söz konusu protokolün feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, 81.538,10 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, 14.06.2012 tarihli ”Krom Cevheri Üretim Ortaklığı Protokolü” başlıklı sözleşme ile taraflar arasında; davacı ruhsat sahibine ait olan işletmeye açık galerilerden davalı ile birlikte 31.12.2014 tarihine kadar ortak olarak işletilmesi konusunda bir adi ortaklık sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır.
Davada, adi ortaklıktan kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmektedir.
TBK’nun 620.maddesinde; “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme” olarak tanımı yapılmıştır.
Adi ortaklık, bir ticari işletmeyi işletmek şeklinde olabileceği gibi esnaf işletmesi veya hiç bir işletme olmaksızın bir kaç kişinin muhtemel kazancı paylaşmak amacıyla emeklerini ve mallarını bir araya getirme şeklinde de olabilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde “Her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” aynı kanunun 5.maddesinde “Aksine hüküm olmadıkça dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü düzenlenmiştir. Davada tarafların Ticaret Siciline kayıtlı limited şirketler olmaları ve davanın da ticari işletmeleri ile ilgili bulunması nedeniyle ticari dava olup bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmakla görevlidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.