YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18344
KARAR NO : 2015/4965
KARAR TARİHİ : 25.03.2015
MAHKEMESİ : DURSUNBEY ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2012/272-2013/221
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 28.04.2011 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden T,, Y,, isminde bir çocuklarının olduğunu, davalı (koca)nın sürekli olarak alkol alması ve davacı(kadın)a fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle, davacının hamileliğinin tehlikeye gireceği endişesi ile müşterek konutu terk ederek baba evine sığındığını, o tarihten bu yana tarafların ayrı yaşadıklarını, davalının, davacıyı arayıp sormadığı, davacı ve müşterek çocuk için maddi destekte bulunmadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, davacı için 300,00 TL, müşterek çocuk Tuğba için 450,00 TL olmak üzere toplam 750,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; müşterek konutun davacı tarafından terk edilmekle davacının kusurlu olduğunu, sürekli alkol kullanımı ve fiziksel şiddete ilişkin iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davacı kadın ve müşterek çocuğun maddi açıdan katkıya muhtaç oldukları gerekçesiyle tarafların ekonomik durumları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davacı için aylık 100,00 TL, müşterek çocuk Tuğba için aylık 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından, süresi içinde temyiz edilmiştir.
4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dinlenen tanık beyanlarından davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu dolayısıyla davacı kadın ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak; Türk Medeni Kanunu’nda eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacakları hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin “ekonomik güçleri” ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşama düzeyi dikkate alınmalıdır.
Mahkemece yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması ve taraf beyanlarından; davalının toptancı firmasında işçi olarak, asgari ücret karşılığı çalıştığı, 350TL kirada tek başına yaşadığı, davacının ise ev hanımı olup gelirinin bulunmadığı, kızıyla birlikte babasının evinde yaşadığı anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalının gelir düzeyi ile birlikte yaşarken davalının eşine sağlamış olduğu yaşama standardı nazara alınarak; davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davacı kadın ve müşterek çocuğun ihtiyaçları ve davalının geliri ile uygun olmayacak şekilde az nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.