YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18242
KARAR NO : 2015/4825
KARAR TARİHİ : 24.03.2015
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2012/298-2014/830
Taraflar arasındaki tazminat-tapu iptali tescil davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın tapu iptali yönünden ati’ye bırakılmasına, tazminat talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 24.03.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine, taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, 215 parseldeki taşınmazı, davalılar ve murislerinden yarıcılık suretiyle aldığını, 45-50 yıldır kullandığını; anlaşma gereği büyük kısmının da ağaçlandırılması suretiyle taşınmazın yarı tapusunun bölgede yaygın olan gelenek, örf-adet kuralları gereği davacıya verileceğinin kararlaştırıldığını; taşınmazın ağaçlandırılıp büyük bir bahçe haline getirildikten sonra, davalılar satma ve devretme girişiminde bulunduklarını belirterek, Yargıtay uygulamaları (14H.D) gözönüne alınarak taşınmazın yarı tapusunun imar ve ihya eden davacıya verilmesi gerektiğinden; 215 parselin 1/2 tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini; olmazsa, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL ağaç bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında, ıslah dilekçesi ile; taşınmazın kamulaştırılıp el değiştirmesi nedeniyle tapu iptali talebini âti’ye bıraktıklarını, davanın 29.075 TL üzerinden kabulünü talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında yarıcılık anlaşması bulunmadığını, davacının işgalci olduğunu, müvekkillerinin çekinip mallarına sahip çıkamadıklarını, davacının taşınmaz ve ağaçlarda hakkı olmadığını; davacının, bu yerin kamulaştırılacağını bildiği için dava açtığını belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 215 parselin, 1937 yılından beri vergi kaydına dayalı olarak davalıların murisine ait olduğu, 1979 yılında yapılan tapulama tespitinde cinsinin bahçe olarak tespit edildiği; davacı tarafından ağaçlandırıldığı ve bahçe haline getirildiği ispat edilmediği gerekçe gösterilerek; davanın tazminat talebi yönünden reddine, tapu iptali tescil talebi yönünden âti’ye bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.
Somut olayda, uyuşmazlık; dava konusu taşınmazdaki ağaçların davacı tarafından yetiştirilip yetiştirilmediği, davacı tarafından dikilip yetiştirilenler yönünden davacının tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama esnasında mahkemece dinlenen davacı tanıkları; dava konusu taşınmaz üzerindeki 25-30 yaşlarındaki ağaçları, davacının babasının diktiğini, babası ölünce, mirasçıların hakkını davacıya verip, ağaçların bakımını davacının yaptığını beyan etmişlerdir. Keşifte alınan bilirkişi raporundan, yaklaşık 25 adet ağacın 20-35 yaşlarında olduğu, kalan yaklaşık 100 adet ağacın ise 10 ve daha küçük yaşta olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili, bilirkişi raporuna karşı beyanında, “davacının işgal edince bu yere genç yaştaki fidanları diktiğini” belirtmiştir.
Bu durumda, taşınmaza daha sonra davacı tarafından da muhtelif ağaçlar dikildiği anlaşılmaktadır.
TMK’nun 729/1.maddesinin yollaması ile 722/1.maddesinde “Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. Aynı kanunun, 723/3 maddesinde ise; “…malzeme sahibi iyiniyetli değilse hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir” hükmüne amirdir.
O halde, mahkemece; TMK’nun 723.maddesi gereğince inceleme ve araştırma yapılarak, davacı tarafından dikilip yetiştirilen ağaçlar yönünden tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.