Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/18079 E. 2015/15444 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18079
KARAR NO : 2015/15444
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : HİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2014
NUMARASI : 2013/75-2014/90

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dilekçesinde; davacının Şanlıurfa ili, ……. ilçesi, …………. Köyü, …………. Mezrasında bulunan ………… nolu içme suyu elektrik aboneliğine ait olan depoda kaçak elektrik kullanıldığı belirtilerek, davalı kurum görevlileri tarafından 13/06/2012 tarih, ………. seri nolu kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini; bu tutanağa dayanılarak davacıya toplam 68.159,90 TL tutarında kaçak tüketim ve kaçak ek tahakkuk bedeli tahakkuk ettirildiğini; davacının kaçak elektrik kullanmadığını ileri sürerek; davacının, davalıya anılan miktarda borçlarının olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili , cevap dilekçesinde; kurum personelince, davacının sayacında yapılan inceleme neticesinde kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı yaptığının tespit edildiğini; davacıya tahakkuk ettirilen kaçak kullanım cezasının yönetmeliğe uygun olduğunu savunarak; davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile; davacının davalı kuruma 68.156,90 TL borçlu olmadığının, 5.556,11 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
622 sayılı EPDK kararının, ” Tüketim Miktarı Hesaplama ” başlıklı C bendinde;
“Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen kullanım yerinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı;
1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Tüm müşteriler için öncelikle ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre, (Kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.)
b) Doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa;
1)Meskenlerde, bağlantı gücü ve ortalama aylık çalışma saatine göre (buradaki bağlantı gücü, proje varsa projesinde belirtilen gücün kullanma faktörü olan 0,60’ı, projesi yok ise, basit yapılarda 3 (üç) kW, diğerlerinde 5 (beş) kW’ın altında olmamak üzere) yöresel özellikler ve benzer yapılar göz önüne alınarak,
2)Müstakil trafolularda (müşteri veya müşteri olmayan) ölçü noktasına bakılmaksızın, besleme transformatör veya transformatörlerinin toplam kurulu gücünün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve ortalama aylık çalışma saatine göre,
3)Meskenler ve müstakil trafolular hariç olmak üzere diğer abone gruplarında, tespit edilen kurulu gücün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve bu değer 3 kW’ın altında olmamak üzere ortalama aylık çalışma saatlerine göre hesaplanır.
Bu tür hesaplamaların yapılamaması durumunda, tüketilen elektrik enerjisi miktarı aynı yörede bulunan benzer kullanım yerlerinin ortalama tüketimlerine göre hesaplanarak tespit edilir.
Mühür altındaki sayaçlardan geçirilmeksizin ayrı bir hat çekilerek birtakım cihazlar kaçak olarak beslenmiş ise, tüketilen elektrik enerjisi sadece bu hat üzerindeki cihazların kurulu gücü dikkate alınarak tüketim hesaplanır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Somut olaya gelince; mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, abonenin kaçak elektrik tutanağına konu müdahaleli sayaç yerine takılan yeni sayacın takıldığı 26.3.2012 tarihinden, kaçak tespit tutanağından sonraki 26.12.2013 tarihine kadar, anılan yeni sayaçta tüketilen miktarlar incelenip, bu dönemlerdeki tüketim “ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru kaydetmiş sayaç değeri” olarak kabul edilmiş, bu dönem davacının günlük tüketim miktarı esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Oysa, ihtilafsız dönem; kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem olarak tanımlanmıştır. Bilirkişi tarafından, kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan inceleme ile ihtilafsız dönemi tespit etmesi gerekirken, tespit sonrası dönemi esas alarak tüketim miktarını hesaplaması doğru olmamıştır. Öte yandan, doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa; yönetmelikte belirtilen diğer veriler dikkate alınarak tüketim miktarı hesaplaması yapılmalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, 622 sayılı EPDK kararının, “Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bendinde açıklanan yönteme uygun olarak hesaplama yapılması için, önceki bilirkişi dışında başka bir uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.