Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/17923 E. 2015/15371 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17923
KARAR NO : 2015/15371
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2014
NUMARASI : 2013/663-2014/219

Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; 26.09.2013 günün …………. İlçesi, ………….. Köyü ……….. mezrasında, dava dışı üçüncü kişiye ait taşınmazda kimliği bilinmeyen kişilerce anız yakılması sonucu yangın çıktığı, taşınmazda bulunan davalı kuruma ait ahşap elektrik direğinin yanarak devrildiği ve yere düşen elektrik yüklü tellere temas ederek akıma kapılan davacıya ait 2 adet ineğin ölmesi nedeniyle 3.500 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde olayın anız yangını neticesinde meydana geldiği, davalının kusuru olmadığı gibi, illiyet bağının da bulunmadığını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dava dışı üçüncü kişi yada kişilerce kasten çıkartılan yangın sonucunda davalı kuruma ait direğin yanarak devrildiği ve meydana zarar ile olay arasında illiyet bağının üçüncü kişi tarafından kesildiği, böylece davalının tehlike sorumluluğu uyarınca dahi sorumluluğuna gitmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olaydaki hukuki uyuşmazlık, dava dışı üçüncü kişiye ait taşınmazda çıkan anız yangını nedeniyle davalı kuruma ait elektrik direğinin yanarak devrilmesi sonucu, yere düşen elektrik tellerindeki akıma kapılan hayvanların ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre, yangının elektrik nedeniyle çıktığına dair delil bulunmayıp, üçüncü kişi yada kişilerin anız yakması sonucu meydana geldiği, jandarma tarafından tanzim edilen 26.09.2013 tarihli “olay yeri tespit tutanağı” ve fezlekede “olay yerine 500 metre mesafede, etrafı olası yangına karşı sürülmüş saman yığınlarının tarla sahibine ait olduğu, satılmak için bekletildiği, olay yeri etrafındaki tüm anızların yakılmış olduğu, elektrikten kaynaklı bir arızaya rastlanmadığı” belirtilmiş olup, üçüncü kişinin eylemi nedeniyle “anız yangının” illiyet bağını kesmiş olduğu kabul edilmelidir. Davacı, illiyet bağının kesilmediğine dair dosyaya aksi yönde bir kanıt sunamadığı gibi 02.05.2014 tarihli dilekçesinde başka bir hususun araştırılmasına gerek olmadığını da bildirmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 08.10.2015 günü oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Sayın çoğunluğun, “onama” kararına karşı, karşı oyumun gerekçeleri aşağıda sunulmuştur. 6098 sayılı TBK’nun 71. maddesine göre;
“Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin fâaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
Bir işletmenin, mahiyeti veya fâaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.
Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.
Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür fâaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin fâaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler” hükmü yer almaktadır.
Somut olaydaki hukukî uyuşmazlık; anız yangını nedeniyle davalı kuruma ait ahşap (ağaç) elektrik direklerinin tutuşması ve yanması ile elektrik direklerinin devrilmesi sonucuna bağlı olarak, elektrik iletim tellerinin yere düşmesi ve tellerin üzerinden geçen hayvanları çarpması sonucu oluşan zararın (hayvan bedelinin) tazmini istemine ilişkindir.
Olayın tarif edilen şekilde olduğu tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Kaldı ki; olaydan hemen sonra zabıta (jandarma) tarafından tanzim olunan 26/09/2013 tarihli “Olay Yeri Tespit Tutanağı”, “Fezleke” ve davalı kurum tarafından tutulan “tutanak”ta olayın izah edilen şekilde olduğu belirtilmiştir. Nitekim; tanık, şüpheli ve müşteki beyanları da bu hususu doğrulamaktadır.
Mahalli Mahkemece; davanın; “kusursuz sorumluluğa dayanan maddî tazminat davası olduğu” nitelendirilmesi yapılıp; haksız fiil sorumluluğuna, kusursuz sorumluluğa, objektif sorumluluğa, tehlike sorumluluğuna ilişkin; öğretiye (doktrin) ilişkin hukukî görüşler incelenip dosyaya yansıtıldıktan sonra;
Mahkemece; somut uyuşmazlıkta, davacı vekili tarafından ibraz edilen dilekçede de müvekkili olan davacının ineğinin akıma kapıldığını iddia ettiği elektrik direklerinin devrilmesine sebebiyet veren yangının bir anız yangını olduğunun belirtildiği, olaya müdahâle eden Jandarma ekiplerince tutulan 26/09/2013 tarihli olay yeri tespit tutanağında yangının çıktığı mahalde bulunan tarlaların tamamının aynı aileye mensup kişilere ait olduğu, onların bilgisi ve rızası olmadan kimsenin orada anız yakmasının mümkün olmadığı ve yangın neticesinde devrilen direkte bulunan kablonun kopmadan yere değmesi sonucunda yüklenen elektrikten geçen akımın hayvanlara zarar vermiş olabileceğinin belirtildiği, nitekim kazanın olduğunun belirtildiği tarihte yörede çok sık olarak görülen anız yangınları sonucunda benzer olayların meydana geldiği, dava dışı üçüncü kişi tarafından kasten çıkarılan yangın sonucunda direğin yanarak devrildiği ve üçüncü kişi tarafından nedensellik bağının kesildiği, böylece davalının tehlike sorumluluğu uyarınca da sorumluluğuna gitmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin ret gerekçesine dayandırdığı hiçbir husus somut olayın özelliklerine, kusursuz sorumluluk, objektif sorumluluk ve tehlike sorumluluğunun ilke ve anlayışlarına uygun değildir.
Anız yangının çıktığı tarlaların tamamının aynı aileye ait olması, onların bilgisi ve rızaları olmadan kimsenin orada anız yakmasının mümkün olmaması, yörede sık sık anız yangının ve benzer olayların yaşanmasının meydana gelmesi, dava dışı üçüncü kişiler tarafından kasten anız yangını çıkarılması sonucu zararın meydana gelmesi ve nedensellik bağının kesilmesi sonucu davalının tehlike sorumluluğu uyarınca da sorumluluğuna gitmenin mümkün görülmediği hususlarının hiç biri davanın reddine hukukî gerekçe oluşturamaz.
Bir kere; mahkeme kendi ret gerekçesi hususunda dahi çelişkiye düşmüştür. Zira; yangının çıktığı tarlaların aynı aileye mensup olması, tarlaların sahiplerinin bilgi ve rızası olmadan yangının çıkmasının mümkün olmaması ile yangının dava dışı üçüncü kişilerin eylemi sonucu çıkarılması nedeniyle nedensellik bağının kesilmesi gerekçeleri birbiri ile tamamen çelişen gerekçelerdir.
Kendisine ait tarlada kendi hayvanına zarar vermek için anız yangını çıkarılması hayatın olağan akışına da uygun değildir. Eğer yangının üçüncü kişiler tarafından çıkarıldığı kabul edilirse nedensellik bağı kesilse bile kusursuz sorumluluk ve tehlike sorumluluğu devreye girecektir. Anız yangınını dava dışı üçüncü kişilerin çıkarmış olduğu kabul edilse bile davalının kusursuz, objektif ve tehlike sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki; somut olayda nedensellik bağı dahi kesilmemiştir. Olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturmanın sonucu takip edilmediği gibi, soruşturma sonucu ne karar verildiği dosyaya yansıtılmamıştır.
Dairenin istikrar kazanmış uygulamasına göre; elektrik iletim ve dağıtım işi tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirilmiştir.
Bunlardan ayrı olarak; davalı kurumun zararın meydana gelmemesi için kendi üzerine düşen sorumluluğu da yerine getirdiği söylenemez. Zira; çağın teknik ve bilimsel gelişmelerine uygun olarak teknolojisini yenileyerek, elektrik iletim direklerinin metal (demir) olması gerekirken, elektrik iletiminde demode olmuş teknoloji kullanılarak hâla ahşap (ağaç) direk kullanılması bile başlı başına bir kusurdur. Kaldi ki; Dairenin benzer olaylardaki uygulamasına göre, davalının tehlike sorumluluğu da bulunmaktadır.
Bundan ayrı olarak; davalının elektrik iletiminde kullandığı direklerin standartlara, yönetmeliklere ve diğer elektrik iletim mevzuatına uygun olup olmadığı yönünde de bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Arz ve izah ettiğim hukukî gerekçelere istinaden; Yerel Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan;
Sayın çoğunluğun; “onama” kararına katılamıyorum.