Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/17335 E. 2015/10587 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17335
KARAR NO : 2015/10587
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ : VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2014
NUMARASI : 2014/25-2014/380

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde, müvekkillerinin ortak çocukları Ö…S…’a ait ev eşyalarının 23/10/2011 tarihinde meydana gelen deprem sırasında yıkılan S… Apartmanı enkazında yok olmasından dolayı Van 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/686 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, anılan davada davacıların zararının 74.045,00 TL olarak tespit edildiğini, 35.000,00 TL’sinin hüküm altına alındığını, 39.045,00 TL için işbu davayı açtıklarını, bu nedenle taleplerinin kabulü ile 39.045,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında; davacı tarafın davasında haksız olduğunu, davacıların dayanak olarak gösterdiği Van 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/686 esas sayılı dosyasındaki belirtilen miktarın Vatso tarafından gönderilen bir belgeye dayandığını, bunun da davanın sübutu için yeterli bir delil sayılamayacağını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 39.045,00 TL maddi tazminatın 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafın açtığı kısmi davada; davacı tarafından bedeli talep edilen eşyalara ilişkin bir listenin sunulmadığı, eşya sahiplerinin yeni evli olup, mahkeme tarafından Van Ticaret Odasına müzekkere yazılarak, yeni evli bir çiftin evinde bulunması muhtemel eşyaların ve değerlerinin bildirilmesinin istenildiği, gelen cevabi yazıda, evde bulunması muhtemel eşyaların toplam bedelinin 74.045 TL olarak bildirildiği, kısmi davada talep ile bağlı kalınarak alacağın 35.000 TL’lik bölümü için kabul kararı verildiği ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, kısmi davada verilen bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı açtığı bu ek dava ile, kısmi davada saklı tuttuğu hakkının tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
İlk olarak açılan kısmi davada, tespit edilen maddi vakıa ve hukuki ilişki (somut olayda, davalının, yıkılan evde bulunup zarar gören eşyalardan sorumlu olacağı hususu) , sonrasında açılan ek davada, tarafları bağlar.
Daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporu daha sonra açılan ikinci davada hakimi bağlamaz. Zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk dava içindir. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesi yeterlidir. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporu bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamaz. (HGK 03.10.2007 tarih, 2007/15-614 E-696 K)
Kaldı ki; kısmi davada mahkeme tarafından, zarar gören eşyaların bedeline ilişkin konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın, Van Ticaret Odası’ndan gelen değer tespitine göre, hüküm tesis edilmiştir.
Davacı tarafından açılan kısmi davada, zarar miktarı o dava ile sınırlı olarak incelenir ve davacının o davadaki zararı ispat etmesi ile yetinilir. Açılan ek davada, dava konusu alacağın davacı tarafça ispatı gerekir. Mahkeme tarafından Van Ticaret Odası’ndan gelen cevabi yazıda belirtilen değer tespiti ile yetinilmesi doğru görülmemiştir.
HUMK 275. maddesi (yeni HMK 266.) hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, dava konusu alacağa ilişkin olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.