Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/17184 E. 2015/14927 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17184
KARAR NO : 2015/14927
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 8. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2014
NUMARASI : 2013/3233-2014/1616

Taraflar arasındaki geçici abonelik tesisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki bulunduğu Ankara İli, …. İlçesi ……. Mah. …… Sokak …….. Ada ve ……. parselde bulunan…….. numaralı bağımsız bölüm için ……….. Genel Müdürlüğü’ne elektrik aboneliği başvurusunda bulunulduğu, başvurunun reddedildiğini, bu nedenle söz konusu taşınmaza elektrik aboneliği verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından abonelik başvurusu yapılmadığını, kaldı ki davacıya ait bağımsız bölümün bulunduğu taşınmaz için iskân belgesinin alınması hususunda herhangi bir başvuru, kanal vizesi ve binaya ait statik raporun bulunmadığını, yönetmelik gereğince abonelik işleminin yapılamayacağını, ayrıca; müvekkili şirketin elektrik perakende satış şirketi olup, abonelik işlemi yapılması için abonelik talep edilen yerin bulunduğu bina ile dağıtım bağlantı anlaşmasının yapılmasına müteakip gerekli evrakla başvurulması hâlinde mümkün olabileceğini, dağıtım lisans sahibi şirketin müvekkilden ayrı bir şirket olan …….. Elektrik Dağıtım Şirketi olduğunu, davanın husumet yönünden reddini talep etmiştir.
Davacı vekili; 17/06/2014 tarihli duruşmada husumeti …….. Elektrik Dağıtım Şirketi’ne yönelttiğini beyan etmiştir.
Ayrıca davalı vekili 17/06/2014 tarihli duruşmada; davacının abonelik için kuruma başvurmadığından davayı açmada hukukî menfâatinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının talebi geçici elektrik aboneliği tesisi şeklinde değerlendirilerek, davacının söz konusu taşınmaz için BEDAŞ’a herhangi bir başvuruda bulunmadığı, davacının davalı kuruma geçici abonelik için başvurup talebinin reddolduğuna dair bir delil ibraz edemediği, davacının davalı BEDAŞ’a abonelik başvurusu yapmadan davayı açtığı, bu durumda davacının ortada bir muaraza yokken dava açmakta hukukî yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın hukukî yarar yokluğundan, (3. Hukuk Dairesi’nin 2013/1883 Esas, 2014/3061 sayılı kararı da emsal kabul edilerek) HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
HMK’nun 114. maddesinde; davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının bir dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacı taraf, dava dilekçesinde, aşamalardaki beyanlarında ve temyiz dilekçesinde; geçici elektrik aboneliği talebiyle bir çok kez davalı kurumla görüştüğünü, davalı kurumun şifahi talebini reddettiğini, iskân ruhsatı olmayan binalarda elektrik sözleşmesi talebinin kurumca reddedildiğinin malum bir husus olduğunu öne sürmüştür.
Davalı kurum ise; yapı denetim uygunluk belgesi ve iş bitim evrakı ile başvurulması hâlinde abonelik tesis edilebileceğini, (diğer bir ifadeyle anılan belgeler olmadığından abonelik sözleşmesinin yapılamayacağını) savunmuştur.
Hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle; davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Davalı kurumun davaya cevabında, dava konusu binaya ilişkin yukarıda açıklanan belgeler olmadığından abonelik sözleşmesinin yapılmayacağını savunması dikkate alındığında, davacının davalı kuruma yazılı olarak başvurmuş olsa dahi talebinin reddedileceği kuşkusuzdur. O hâlde, davacının hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda olduğu, bu nedenle hukukî yararının bulunduğu kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca; davacının dava açmakta hukukî yararı bulunduğu gözetilip, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 11. maddesi şartlarının davacı açısından oluşup oluşmadığı incelenerek ve mahallinde keşif icrası ile bilirkişiden rapor alınarak, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.