Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/16056 E. 2015/8415 K. 12.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16056
KARAR NO : 2015/8415
KARAR TARİHİ : 12.05.2015

MAHKEMESİ : DİNAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2010/433-2014/11

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar A.. D.. ve N.. D.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili dilekçesinde;tarafların murisi Mehmet oğlu R.. D..’in 30.08.2010 tarihinde evli olarak vefat ettiğini,mirasçı olarak da davacı ve davalıların kaldığını,murisin sağlığında eşi olan davalı A.. D..’e sahip olduğu taşınmazlardan en değerlisi olan 2 adet taşınmazı hibe ettiğini, ancak resmi işlemi ise satış olarak gösterdiğini,bu konuda iptal davası açmakta olduklarını,nitekim murisin sağ kalan eşi A.. D.. ve bu eşinden olan çocuklarına ve torunlarına en iyi taşınmazlarını vasiyet ettiğini,davacılara ise daha az değerli olan taşınmazları vasiyet ettiğini,murisin bu vasiyetnameyi eşi A.. D..’in baskısı ile yaptığını,söz konusu vasiyetnamenin murisin değil de eşi A.. D..’in iradesini yansıttığını,mahfuz hissenin bu şekilde bertaraf edildiğini belirterek bu nedenlerle … Noterliğince düzenlenen 07.05.2001 tarih 2640 yevmiye nolu vasiyetnamenin iptal edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Ş.. Ç.. cevap dilekçesinde;dava konusu edilen vasiyetnameden bilgisi olmadığını,murisin ölümü sonrasında evi temizlediği esnada dava konusu vasiyetnameyi bulduğunu ve ağabeyi N.. D..’e gösterdiğini,murisin davaya konu vasiyetnamede adaletli olarak mirasçılarına mal bıraktığını,davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
./…
Davalı A.. D.. cevap dilekçesinde; davacıların iddialarının doğru olmadığını, murisin yaptığı vasiyetnameyi tamamen kendi hür iradesi ile yaptığını, murisin ölmeden 5-6 ay önce vasiyetini kendisine açıkladığını, ”bana bir şey olursa vasiyetname yaptım. Çocuklar satıp giderler diye evi, arazileri ikişer üçer kişiye vasiyet etmeye çalıştım, razı olun itiraz etmeyin” dediğini, vasiyetnameden bu şekilde haberdar olduğunu, resmi vasiyetname düzenleyen noterin herhangi bir kanuna aykırılık veya baskı görse idi vasiyetnamenin düzenlenmesine imkan olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı N.. D.. cevap dilekçesinde; murisin ölümü sonrasında kardeşi Ş.. Ç..’ın evi temizlerken vasiyetnameyi bulduğunu, kendisine gösterdiğini, bu şekilde vasiyetnameden haberi olduğunu, davacıların 32 yıldan fazla süredir murisle ilgilenmediklerini, murisin söz konusu vasiyetnameyi tamamen kendi hür iradesi ile düzenlediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; TMK’nun 557.maddesinde vasiyetnamenin iptali sebeplerinin sınırlı bir şekilde sayıldığı, vasiyetname ile diğer mirasçıların saklı paylarına zarar verildiği iddiasının iptal sebepleri arasında yer almadığı, bu iddianın koşulların varlığı halinde tenkis davasına konu olabileceği, somut olayda ise davacılar vekilinin talebinin temel olarak murisin yaptığı tasarrufun saklı payları ihlal ettiği iddiasından ibaret olduğu ve talep sonucunda da tenkis istemi bulunmadığından davanın bu yönden reddi gerektiği, yine davacılar vekili davalarını murisin vasiyetnameyi baskı altında düzenlediği iddiasına dayandırmış ise de bu iddianın da dosya kapsamında sunulan delillerle ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresinde davacılar A.. D.. ve N.. D.. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, vasiyetnamenin iptali, olmadığında tenkisi talep edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılış olması olarak dört tanedir.
Somut olayda; muris R.. D..’in davaya konu edilen … Noterliği’nce düzenlenen 07.05.2001 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnameyi davalı eşi A.. D..’in baskısı altında yaptığı iddia edilmektedir. Söz konusu vasiyetnamenin baskı altında yapılıp yapılmadığı iddiasının ispatı ise tanık beyanları ile olur. Bu doğrultuda vasiyetnamenin baskı altında yapıldığının ispatlanması halinde iptali gerekir. Bu nedenle davacılar tarafından dosya kapsamında bildirilen tanıkların beyanlarının tespit edilmesi; vasiyetnamenin iptali sebeplerinin davada varit olmaması halinde ise davacılar vekilinin dilekçesinde mahfuz hisselerinin bertaraf edildiğini belirtmiş olmasının tenkis talebini içerdiği de dikkate alınarak, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
./..
Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.