Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/15860 E. 2015/9720 K. 28.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15860
KARAR NO : 2015/9720
KARAR TARİHİ : 28.05.2015

Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacı müvekkili kadının, davalının annesinin evinde kalan 10 adet 2’li burgulu 22 ayar bilezik, 10 adet düz 22 ayar bilezik, 5 takı bileziği, 1 küpe kolye bileklikten oluşan set, 81 adet küçük altın, 4 büyük altın, 2 künye, 1 adet ince boyun zinciri, 1 taşlı kolye ucu, 10 adet yonca harf, çocuğa ait 2 künye, 3 bilezik, 2 küpe, 2 yüzük, 1 adet altın kaplama saatin aynen mümkün olmadığı takdir de 20.000 TL nin dava tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiş olup; 05/07/2012 havale tarihli dilekçesinde 51.596,50 TL olarak davasını ıslah etmiştir.
Davalı 08.10.2013 günlü dilekçesinde; sözkonusu altınların birkısmının ortak aile giderleri için bozdurulduğunu, bir kısmının düğünde kendilerine takı takan şahısların düğünlerinde iade amacıyla takıldığı, bir kısmıyla düğün borçlarının ödendiği, kalan miktarın davacının ekonomik durumu kötü olan babasına verildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Dosya kapsamından; sözkonusu altınların bir kısmının ortak aile giderleri için bozdurulduğu, bir kısmının düğünde kendilerine takı takan şahısların düğünlerinde iade amacıyla takıldığı, bir kısmıyla düğün borçlarının ödendiği, anlaşılmaktadır.
Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur.
Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur.
Olayımızda; ispat yükü davalı tarafa düşmekte olup, davalı altınların ,davacı tarafından ortak giderler, düğün borcu, düğünlerine gelip altın takan şahısların düğünlerinde takılmak üzere kendisine hibe edildiğini kanıtlayamamıştır.
O halde; mahkemece yukarıda arz ve izah kılınan olgular çerçevesinde ,davalı beyanları nazara alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.