Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/15590 E. 2015/8347 K. 12.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15590
KARAR NO : 2015/8347
KARAR TARİHİ : 12.05.2015

MAHKEMESİ : MENDERES 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2014
NUMARASI : 2013/312-2014/231

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalıların kardeş olduklarını, ortak muris babaları M.. Ş..’ün 04.10.2007 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile 3149 sayılı parselde bulunan 10.550 m² bağ vasfındaki taşınmazın 1/2 payını davacıya vasiyet ettiğini, davalıların açtığı vasiyetnamenin iptali davasında, murise ait çok sayıda taşınmaz olduğu için davacının dikkat etmeden iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi için tapuda imza atması sonucu dava konusu taşınmazın da davacı ve davalıların veraset ilamındaki payları oranında 1/4’er oranda tescil edildiğini belirterek, vasiyetnameye konu 3149 parseldeki murise ait 1/2 payın davacı adına tescili ile vasiyetnamenin tenfizini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/524 E. sayılı dosyanın aynı mahiyette olduğunu, o dosyada dava konusu taşınmazın taraflarca rızaen paylaştıklarını, vasiyetnamenin konusuz kaldığını ve tenfizinin mümkün olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; dava konusu 3149 parseldeki tapu kaydının tarafların veraset ilamına göre tapuda tescil edildiğinden ve davacının bu davayı açmasında iyiniyetli olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Tarafların ortak murisi M.. Ş.. tarafından 04.10.2007 tarihinde düzenlenen vasiyetname ile 3149 parselde bulunan taşınmazın 1/2 payını, muhtesatları ile birlikte davacı oğluna vasiyet etmiş, Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.09.2012 tarihli kararı ile vasiyetnamenin okunmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinde daha önce görülen, davacılar Sevim, Nefise ve Sevil (bu davanın davalıları) tarafından davalı Zekai (davacı) aleyhine 07.08.2012 tarihinde açtıkları vasiyetnamenin tenkisen iptali davasında, dava açıldıktan sonra tüm mirasçıların 17.12.2012 tarihinde tapuda intikal işlemlerinin yaptırıldığı, taşınmazın mirasçılar adına 1/4’er oranda pay ile tescil edilmesi nedeniyle vasiyetnamenin ve davanın konusuz kaldığından bahisle “Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin 15.05.2013 tarihli hükmün temyiz edilmeden 18.07.2013 tarihinde kesinleştiği, bu davanın 03.06.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
./..
Davada, 04.10.2007 tarihli vasiyetnamenin tenfizi ile 3149 parseldeki murisin 1/2 payın davacı adına tescili talep edilmektedir.
Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davaları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.1991 gün, 648-65 sayılı kararında açıklandığı gibi, bir ayni hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılıp okunan vasiyetnamenin TMK.nun 595 vd. (MK.nun 535. vd.) maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği (istenmiş ise reddedildiği) bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tespiti içindir.
Diğer bir anlatımla, vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına ayni bir hakkın geçirimini sağlamaz.
Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kişi, TMK.nun 600.maddesi gereğince, vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.
TMK.nun 514.(MK.nun 461.) maddesine göre, mirasbırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ile tasarrufta bulunabilir.
Vasiyet genellikle ivasız bir tasarruftur.Vasiyet alacaklısı, miras bırakanın külli halefi olmayıp, cüz’i halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır.
Dava konusu 04.10.2007 tarihli vasiyetnamede belirtilen 3149 parseldeki taşınmazın 17.12.2012 tarihinde davacı ve davalılar arasında iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüşmesi suretiyle 1/4 ‘er tapu kaydının tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, vasiyet alacaklısı davacının iddia ettiği ve temyiz itirazlarında da ileri sürdüğü nedenler göz önünde bulundurularak tapu kaydının intikal işlemi sırasında davacı tarafından vasiyetnamenin tenfizine yönelik dava ve talep hakları ile ilgili ihtirazi kayıt ileri sürülüp sürülmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Eğer davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmediği anlaşılırsa şimdiki gibi davanın reddine, aksi halde vasiyetnamenin tenfizine yönelik dava ve talep haklarını saklı tutarak ihtirazi kayıtla tapu işleminin yapıldığı anlaşıldığı takdirde, mahkemece; dosyadaki ve davacı tarafından ileri sürülen delillerin değerlendirilerek sonucuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.