YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15518
KARAR NO : 2015/1333
KARAR TARİHİ : 26.01.2015
MAHKEMESİ : ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/05/2014
NUMARASI : 2013/1490-2014/573
Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, tarafların 06.03.2012 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının boşanma kararından sonra 01.08.2012 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığını, yoksulluk durumunun ortadan kalktığını ileri sürerek, davalı lehine hükmedilen aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin almış olduğu nafaka miktarı yetmediği için çalışmaya başladığını, yoksulluk durumunun ortadan kalkmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E.-688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.
Yine; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak kabul edilmemektedir (HGK 07.10.1998 gün 1998/2-656 G.688 K., HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E.-95 K.sayılı kararları).
Somut olayda, tarafların 06.03.2012 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının boşanma kararından sonra 01.08.2012 tarihinden itibaren çocuk yuvasında bakım elemanı olarak çalışmaya başladığı, aylık 1.250,00 TL geliri bulunduğu, babasına ait evde yaşadığı; davacının ise TRT’de teknik yönetmen olduğu, aylık 4.701,46 TL geliri bulunduğu, kendisine ait dairesi olduğu, annesine ait dairede yaşadığı anlaşılmaktadır.
Nafaka alacaklısı kadının aldığı ücretin, yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının aldığı ücret, nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakanın (çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince) TMK’nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.
Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.