Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/15191 E. 2015/8323 K. 11.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15191
KARAR NO : 2015/8323
KARAR TARİHİ : 11.05.2015

MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2013/241-2014/224

Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı İsmail’in sahibi olduğu, davalı Demet’in de güzellik uzmanı olarak çalıştığı güzellik merkezinde epilasyon işlemi yaptırdığını, epilasyon yapılan bölgenin su topladığını, şiştiğini, müvekkilinin dayanılmaz acılar çektiğini, uzun süre tedavi gördüğünü, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan soruşturma sonucunda ceza davası açıldığını, yargılama sonunda davalıların cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek; 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının adı geçen güzellik salonda epilasyon yaptırmadığını, davacının salonun müşterisi olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;
Dava; haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; hükmedilen manevi tazminatın miktarına ilişkindir.
Kural olarak hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkını Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır.
./..
Manevi tazminatın miktarı belirlenirken kişilik hakkına saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatı, iştigal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalı, her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşullar bulunabileceği gözetilerek, takdir hakkını etkileyebilecek nedenler karar yerinde denetime elverişli biçimde ve objektif olarak gösterilmelidir.
Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla bu malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlandığından tazminat miktarının onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, takdir edilecek miktar elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; takdir edilen manevi tazminat miktarının, meydana gelen zararın ağırlığı karşısında, manevi huzuru gerçekleştirmeye yeterli bulunmadığı, yaşanan olayın özellikleri, olayın oluş şekli nazara alındığında, takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, daha yüksek oranda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.