Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/14352 E. 2015/1375 K. 26.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14352
KARAR NO : 2015/1375
KARAR TARİHİ : 26.01.2015

MAHKEMESİ : AYVALIK 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2014
NUMARASI : 2013/489-2014/77

Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması-yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı (birleşen davada davalı) tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı 24.06.2013 tarihli dava dilekçesi ile; halen 500 TL olan yoksulluk nafakasının 500 TL artırılarak aylık 1000 TL’ye, müşterek çocuklar için halen ödenmekte olan 250’şer TL olan iştirak nafakalarının ise ayrı ayrı 250’şer TL artırılarak aylık 500’er TL ye çıkarılmasını ( toplam 2000 TL aylık nafaka) talep etmiştir.
Davalı vekili 28.10.2013 tarihli birleşen dava dilekçesinde; davalının Akbank Şube Müdürü iken 2013 yılı Haziran ayında işten çıkarıldığını, halen işsiz olduğunu, buna karşın davacının işe girdiğini ve aylık ücret almaya başladığını, davalının işe iadesi için açılan davanın henüz sonuçlanmadığını, davacının işe girerek yoksulluktan kurtulduğunu ileri sürerek yoksulluk nafakasının kaldırılmasını istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı (birleşen davada davalı) tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK’nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.
Yine, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Somut olayda; taraflar Ayvalık Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nin 2011/756 Esas-2012/530 Karar ve 19.07.2012 tarihli kararı ile boşanmışlar ve bu davanın 22 Mart 2012 tarihli duruşmasında davacı için 500 TL, müşterek çocuklar için 250’şer TL olarak takdir edilen nafakaların karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştikten sonra davacı için 500 TL yoksulluk, müşterek çocuklar için 250’şer TL iştirak nafakası olmak üzere toplam 1000 TL aylık nafakanın davacı kocadan alınarak davalı kadına verilmesine karar
verilmiş; hüküm temyiz edilmeden 03.10.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı kadının boşanmadan sonra asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, özel bir şirkette çalıştığı, davalının ise Banka şube müdürü olarak çalışır iken 30/06/2013 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği, tarafına 60.968.18 TL tazminat ile 4.941.22 TL izin ücreti ödendiği, davalının işe iade davası açtığı, bu davanın derdest olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ancak, Yerleşik Yargıtay’ın uygulamalarına göre, asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir (HGK’nun 01.05.2002 gün 2-397 E-339 K. sayılı kararında olduğu gibi).
Davacının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmadığı gibi kadının çalıştığı işin sürekli olacağı da belli değildir.
Anılan nedenlerle; davacının asgari ücretle çalışsa bile yoksulluğunun ortadan kalkmayacağı, bu durumun sadece nafaka miktarının belirlenmesinde rol oynayacağı, nafakanın indirilmesinin de düşünülmesinin gerektiği gözönüne alınmaksızın yoksulluk nafakasının tümü ile kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kural olarak; boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK. m182) Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. (TMK m.328/1)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Diğer taraftan, nafaka belirlenirken velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Durumun değişmesi halinde hakim, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. (TMK 331 m) Hâkim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasındaki bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi de koruyacak bir karar vermelidir.
Tarafların ortak çocukları 1996 ve 2004 doğumlu olup, 250.00’şer TL iştirak nafakasının hükmedildiği 2011 yılı ile eldeki iştirak nafakasının artırımı davasının açıldığı 2013 yılı arasında geçen sürede çocukların büyüdüğü ve doğal olarak da ihtiyaçlarının artığı, geçen süreçte paranın alım gücünün de azaldığı bir gerçektir.
Mahkemece; ortak çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları gözetilip, TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, varılacak sonuca göre uygun bir artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu iştirak nafakalarının artırılması talebinin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu konu da bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, davacının aldığı yoksulluk nafakasının tarafların ekonomik sosyal durumları değerlendirilerek indirilmesi düşünülmeksizin, tamamının kaldırılmasına ve çocukların aldığı iştirak nafakalarının artırılması talebinin yasal olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.