Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/13607 E. 2015/6088 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13607
KARAR NO : 2015/6088
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalının abonesi olduğu tesisattan kullandığı elektrik bedellerini ödemediği için, alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında İstanbul 25. (Eyüp 1. İcra Müdürlüğü) İcra Müdürlüğü’nün 2008/6078 takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına, % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalı borçlunun İstanbul 25. İcra Müdürlüğünün 2008/6078 sayılı takibe yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 51,70 TL üzerinden devamına, asıl alacak 5,97 TL’ye takip tarihinden itibaren kademeli faiz işletilmesine, % 40 icra inkar tazminatı 2,38 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullanılan elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu abonenin sorumluğunun hüküm altına alındığı 2013/13-492/505 Esas, Karar, 2008/19-174 Esas, 199 Karar esas sayılı ilamları ile; “abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir”.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığı giderecek meri mevzuat hükümlerinin incelenmesinde yarar vardır.
09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26.maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50.maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.
25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
HMK.nun 30.maddesine göre; yargılamaya hâkim olan ilkelerinden birisi de usul ekonomisi ilkesidir.
Somut olayda; davalının davacı kurumun 2222294 nolu mesken abonesi olduğu, aboneliğin bulunduğu daireyi sattığı ancak aboneliğini iptal ettirmediği, 01.08.1999-19.02.2004 dönemi arasında düzenlenen 35 adet fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul 25. İcra Müdürlüğünün 2008/6078 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının borca itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında düzenlenen 02.04.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda, davalının aboneliğini iptal ettirmediği için toplam 4.885,29 TL fatura bedelinden sorumlu olduğu, 20.02.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda toplam takip tutarının 4.885,29 TL olduğu, davacı kurumun elektriği kesmediği için % 20 oranında, davalının ise aboneliğini iptal ettirmediği için % 80 oranında müterafik kusuru bulunduğu, kusur durumlarına göre 3.919,74 TL’lik miktar için itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz yürümesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Hükme esas alınan 26.07.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda ise; Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’nin 50. maddesi gereğince ödenmemiş elektrik faturaları olması durumunda birbirini takip eden iki dönem sonrası elektriğin fiziki olarak kesilmesinin esas olduğunu, bağımsız bölümleri satın alanların kendi adına aboneliklerini yaptırmadıkları, bu nedenle davalı E.. Ö..’in 08/09/1999 son ödeme tarihli 2,20 TL ve 04/10/1999 son ödeme tarihli 5,97 TL elektrik faturalarından sorumlu olduğu, davacının 2222294 numaralı tesisatın borcunu tahsil etmek için Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğine uygun şekilde elektriği kesmek suretiyle takibini yapması gerekirken bunu yapmadığından mevzuata aykırı bir şekilde elektrik kullanımına müsaade ederek kendi kusuruyla borcun büyümesine sebebiyet verdiği, bu borcun tahsil edilmesi gereken kişinin E.. Ö.. yerine tesisatın fiili kullanıcıları olduğu belirterek; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 51,70 TL alacaklı olduğu hesap edilmiştir.
Somut olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davalı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden davacıya karşı sorumludur. Davacının (5) yıl gibi uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolaysıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammından indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki buda yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir.
Hâl böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davalının dava konusu ana borçtan (ana tüketim bedelinden) her halükarda sorumlu olduğu, davacının yönetmelik gereği elektriği uzun süre kesmemesinin (somut olayda 5 yıl) dairemiz uygulamasına göre davacı açısından müterafik kusur oluşturacağı ancak bu kusurun da gecikme zammından indirim sağlayacağı bu indirimin de %50 oranında ve en fazla yasal faize kadar olacağı dikkate alınarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.