Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/13392 E. 2015/6375 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13392
KARAR NO : 2015/6375
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

MAHKEMESİ : AYDIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2013
NUMARASI : 2007/368-2013/877

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; muris tarafından evlat edinilmekle tek yasal mirasçısı olduğunu, 10.07.2007 tarihinde ölen murisin tüm taşınmazlarını Çorum 1.Noterliği 05.09.2002 tarih ve 011986 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetname ile davalıya vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin şekil yönünden hukuka aykırı olduğunu, muris okuma yazma bildiği halde vasiyetnamenin parmak izi kullanılmak suretiyle düzenlendiği ve parmak izi kullanılma nedeninin vasiyetnamede açıklanmadığı, murisin vasiyetname düzenlendiği tarihte ayırt etme gücüne sahip olmadığını, nitekim kısa süre sonra kısıtlanarak kendisine vasi tayin edildiğini, öncelikle düzenleme şeklinde yapılan vasiyetnamenin iptaline, iptali mümkün olmadığı takdirde saklı payı oranında tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olduğunu, düzenlendiği tarihte murisin fiil ehliyetinin bulunduğunun doktor raporu ile sabit olduğunu, vasiyetnamenin iptali ile tenkisin aynı davada ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tanık beyanlarının vasiyetname içeriği ile çeliştiği, ATK tarafından murisin vasiyetname tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu bildirilmişse de, dosyadaki verilerle geçmişe dönük değerlendirme yapıldığı, vasiyetnamede okuma yazma bilmeyenlere özgü yöntemle vasiyetname düzenlenme sebebinin belirtilmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 535.maddesinin 1.fıkrasında “Mirasbırakının, vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalamayamaz ise, memur iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.” Aynı maddenin 2.fıkrasında ise “…Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetçinin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar” şeklinde düzenleme getirildiği görülmüştür.
TMK 557.maddesinde ise, vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılış olması olarak dört tanedir.
26.03.1962 tarih 1958/23 Esas- 1962/3 Karar sayılı İçtihadı birleştirme kararında okuma yazma bilen vasiyetçinin, dileğine göre, hiçbir neden bildirmeye yahut resmi senede yazdırmaya yer olmaksızın, resmi vasiyet şekillerinden birisini seçebileceği, bu şekilde vasiyetçinin okumaksızın ve imzalamaksızın düzenlenen vasiyetnamede vasiyetçinin imzasının bulunmamasının senedin geçerliliğine etki etmeyeceği kabul edilmiştir.
Bu itibarla Türk Medeni Kanunu 535.maddesi lafzına bakılarak ancak vasiyetçinin okuma yazma bilmemesi halinde uygulanacağı düşünülebilirse de yukarıda zikrolunan içtihadı birleştirme kararında da belirtildiği üzere kanun, senedi vasiyetçinin okumasını veya memur tarafından vasiyetçiye okunmasını, dolayısıyla vasiyetçinin senede yazılanlardan bilgi edinmesi amaçlanmıştır. Öte yandan madde metninde vasiyetçinin okuyup yazamadığının senede yazılması gerektiğine dair şekil şartı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca okuma yazma bilen vasiyetçinin okuma yazma bildiği halde okuma yazma bilmeyenlere özgü usulde vasiyetname düzenlenmesi ve bu şekli tercihine ilişkin senette açıklama bulunmaması gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
Öte yandan dava konusu 05.09.2002 tarihli vasiyetnamenin noterin ve tanıkların huzurunda kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak yapıldığı, vasiyetname içeriğinden anlaşılmaktadır.
Noterde düzenlenen vasiyetnamenin (belgenin) resmi belge niteliğinde olması nedeniyle bunun aksi ancak aynı nitelikte başka belge veya deliller ile ispatlanabilir. Vasiyetname tanıklarının dava konusu vasiyetnamede yazılı beyanlarının doğru olmadığı iddiasının yine aynı kuvvette başka bir delil ile ispatlanması gerekir. HMK’nun 204/1.(HUMK.’nun 295.) maddesi gereğince “İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılır.”
Noterlerin usulüne uygun olarak düzenledikleri ve onayladıkları belge(vasiyetnamenin) aksi ispat oluncaya kadar kesin delil teşkil eder. Bu minvalde, vasiyetname tanıklarının vasiyetname içeriğine uygun olmayan beyanları esas alınarak hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
Buna ek olarak, davacı mirasçı, murisin vasiyetname düzenlendiği tarihte ayırt etme gücüne sahip olmadığı itirazında bulunmuştur. 30.09.2010 tarih ve 381 karar numaralı sağlık raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu tarafından, murise ait tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek, oybirliği ile ‘vasiyetname tarihi olan 05.09.2002 tarihinde murisin fiil ehliyetine haiz olduğu’ sonucuna ulaşıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece ise bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı olmadığı, murisin evini çöp eve çevirdiği haberleri, öz bakımı kötü halde, yaşı ilerlemiş vaziyette, vasiyetname düzenlemesi hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle, objektif verilerden uzak değerlendirme ile rapora aykırı şekilde murisin vasiyetname tarihinde ayırt etme gücüne haiz olmadığı kanaatiyle hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Bu nedenlerle, mahkemece; dava konusu 05.09.2002 tarihli vasiyetnamenin kanunun aradığı şekil şartlarını taşıdığı, aksinin ispatlanamadığı gerekçesi ile vasiyetnamenin iptal talebinin reddine karar verilerek, davacının tenkis talebi hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.