Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/13262 E. 2015/5108 K. 30.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13262
KARAR NO : 2015/5108
KARAR TARİHİ : 30.03.2015

Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların 14.06.2012 tarihinde boşandıklarını, müvekkilinin ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ve iade edilmediğini ileri sürerek 22 ayar 6 adet 20’şer gr bileziğin, 50 gr ağırlığında 22 ayar altın setin, 1 adet 10 gr ağırlığında 22 ayar bileziğin, 50 adet çeyrek altının aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması halinde dava tarihi itibariyle ziynet eşyalarının rayiç bedeli üzerinden, HMK’nun 107. md. uyarınca yargılama esnasında alacak miktarının netleşmesi halinde müddeabihi artırmak kayıt ve şartı ile, şimdilik 2.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafın belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan HMK 114/1-h ve 115/1-2 maddesi gereğince reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açılabileceği düzenlenmiş ise de, talep konusu miktarın kesin olarak belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması veya bunun imkansız bulunması halinde belirsiz alacak davası açılabilir. Ayrıca talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz. (HMK m. 109/2) Alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belirli olan durumlarda belirsiz alacak veya kısmi dava açmada alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındandır. (HMK m 114/h).
Oysa ki, somut olayda, davacı vekilinin asıl istemi ziynet eşyalarının aynına ilişkin olup, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, hükmün icrasının temini amacıyla bedel iadesi talep edilmektedir. Bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.