YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13259
KARAR NO : 2015/9787
KARAR TARİHİ : 28.05.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 15. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2014
NUMARASI : 2013/723-2014/209
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar Bilal ve N.. B.. vekili ile davalı M.. Y.. ve K.. Y.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların çocuklarının müvekkilinin burnunu kırdığını, müvekkilinin tedavisinin halen devam ettiğini, çocuklar hakkında ceza davası açıldığını, yargılama sonunda çocukların cezalandırılmalarına karar verildiğini, olay tarihinde çocuklarının reşit olmadığını, reşit olmayan bir bireyin eğitim ve yetiştirilmesinin kural olarak anne babasına ait olduğunu belirterek; müvekkilinin zararının tazmini için 15.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 5.500,00 TL artırarak, 6.600,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı B.. ve N.. B.. vekili cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, öncelikle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı M.. A.. ve K.. Y.. cevap dilekçelerinde; olay tarihinde çocuklarının 12 yaşında olduğunu, davacının burnunu çocuklarının kırmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı S.. ve M.. B.., davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davalıların çocukların olay tarihinde reşit olmadıkları, çocukların davacıya karşı birlikte etkili eylemde bulundukları, bu açıdan davalıların sorumluluğunun, TMK’nın 369. maddesinde düzenlenmiş ev başkanının sorumluluğu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş, dosya aile mahkemesine gönderilmiştir.
./..
Aile Mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile, 7.500,00 TL manevi tazminat ile 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden, 5.600,00 TL maddi tazminatın ıslah tarihi olan 04.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı, M.. Y.. ve K.. Y.. ile davalılar B.. ve N.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı M.. A.. ve K.. Y..’in tüm, davalı Bilal ve N.. B.. vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davalı Bilal ve N.. B.. vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince;
Dava, 4721 sayılı TMK’nın 369.maddesi kapsamında açılmış, aile başkanının sorumluluğu esasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalılardan, B.. ve N.., yasal cevap süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmuşlardır.
Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; somut olayda uygulanacak zamanaşımı süresinin ne olduğu, aynı fiille ilgili olarak, davalıların çocukları hakkında açılmış ceza davasının, zamanaşımı süresine etkisinin olup olmadığı, davacının, davalı B.. ve N.. yönünden talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Ayırt etme gücüne sahip küçükler, haksız fiillerinden doğan zarardan sorumludurlar. Küçükler tarafından haksız eylem işlenmesi durumunda iki tür sorumluluk doğar. Küçük, haksız eylemin faili olarak, anne baba da, aile başkanı olarak zarar görene karşı sorumlu olurlar. Her iki sorumluluk, birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören, küçüğe ve aile başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı dava açabilir.
Aile Başkanının sorumluluğu konusunda özel bir zamanaşımı düzenlemesi bulunmamaktadır. Borçlar Kanununun 60. maddesinde öngörülmüş olan 1 ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi aile başkanını için de uygulanır. Zamanaşımı başlangıcı, bir yılık süre bakımından, fiilin ve failin (sorumlu ev başkanının) öğrenildiği tarih, on yıllık süre bakımından da, olay tarihidir. Ancak, ceza zamanaşımı süresi, aile başkanının sorumluluğunda uygulanmaz.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacının burnunun 09.05.2005 tarihinde kırıldığı, davalıların çocukları hakkında kasten yaralama suçundan açılan ceza davasında 28.12.2007 tarihli ilamla çocukların cezalandırılmalarına karar verildiği, eldeki tazminat davasının, 10.06.2008 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin davalı B.. ve N..’ye 04.07.2008 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların vekilleri vasıtasıyla 11.07.2008 tarihinde süresi içinde cevap dilekçesi verdikleri ve zamanaşımı def’ini ileri sürdükleri anlaşılmıştır.
./…
Hal böyle olunca mahkemece; davalılardan B.. ve N.. yönünden, davanın BK’nın 60. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı, davalıların yasal süresi içinde zamanaşımı def’ini ileri sürdükleri göz önünde bulundurularak, davalı B.. ve N..’nin zamanaşımı def’inin kabul edilerek, davanın bunlar yönünden zamanaşımından reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.