Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/12930 E. 2015/8234 K. 11.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12930
KARAR NO : 2015/8234
KARAR TARİHİ : 11.05.2015

MAHKEMESİ : KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2013
NUMARASI : 2012/264-2013/778

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacıya ait olan taşınmazın bir bölümünün dava dışı H.. G.. adına tespit edildiğini, bu taşınmazın mahkeme kararı ile davalı adına tescil edildiğini, davalının da taşınmazı 14/01/2010 tarihinde oğlu Ayhan’a sattığını; davacının, yeri 50 yıldır kullandığını, halen zilyed olduğunu, ceviz ağaçları diktiğini; davacının, Halit ve İ.. G.. aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davasının husumet yokluğundan reddedildiğini; davacının, H.. G.. aleyhine açtığı tazminat davasının feragat nedeni ile reddedildiğini, fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek; taşınmazın, dava tarihi itibari ile tespit edilecek değerine karşılık olarak 6.000.00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davacının tespite itiraz etmediğini, tapu sicil bilgilerinin aleni olduğunu, davacının daha önce iki dava daha açtığını, yeri davalı ve önceden de murislerinin kullandığını; ceviz ağaçlarını davacının diktiğini, davacının iyiniyetli olmadığını, zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 5.737,76 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki belgelerden, davaya konu 53 parselin kadastro tespitinin 27/04/2007 tarihinde H.. G.. adına yapıldığı, Kadastro Mahkemesinin 11/06/2009 tarihinde kesinleşen kararı ile taşınmazın davalı adına tescil edildiği, davalının taşınmazı kendi oğluna 14/01/2010 tarihinde sattığı; davacının, 18/01/2010 tarihinde açtığı tapu iptali ve tescil davasının ve 01/03/2010 tarihinde açtığı tazminat davasının reddedildiği; yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazı davacının kullandığını, ceviz ağaçlarını da davacının diktiğini belirttikleri; taşınmazın üzerinde 2 ve 4 yaşında olan ceviz
./..
ağaçları bulunduğu; mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan ziraat mühendisinin hazırladığı bilirkişi raporunda ise, dava tarihi itibari ile gelir yöntemine göre, yapılan hesaplamada taşınmazın değerinin 5.737.76 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı, başkasına ait taşınmaza ağaç dikip yetiştirdiğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; TMK’nın 729. maddesi yollamasıyla 722 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 729. maddesinde; bir kimsenin başkasının fidanını kendi arazisine yada kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikmesi halinde, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümlerin bunlar hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
TMK’nın 722. maddesinde ise; bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun, 723. maddesi gereğince; Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyi niyetli değilse, hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.
Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
Bu bağlamda, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17 – 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, davacının iyi niyetli olup olmadığının, mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Bu bilgiler ışığında somut olayı irdelediğimizde; davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine ağaç diktiği için iyiniyetli olmadığı, buna göre de, sadece, TMK’nın 723/son maddesi gereğince tazminat talep edebileceği açıktır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak, TMK.’nın 723/son maddesi gereğince, bilirkişiden rapor alınıp; hesaplanacak bu bedel üzerinden davanın kabulü gerekirken, davacının iyniyetli olmadığı gözardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.