YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12650
KARAR NO : 2015/12016
KARAR TARİHİ : 29.06.2015
MAHKEMESİ : ANKARA 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2012
NUMARASI : 2011/676-2012/861
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının A… Evleri, A… Villaları, B…/Ç… adresinde bulunan konutun maliki olduğunu, su aboneliği kurulması için başvuran davacıdan davalı kurumun, kanal katılım ve şebeke hisse payı adı altında toplam 7.350,00 TL talep ettiğini ileri sürerek; davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, katkı bedelsiz su akışının sağlanmasına, zorunlu tutulan kartlı sayaç yerine mekanik sayaç takılması konusunun tüketicinin seçimine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39.maddesi gereği ilk malik olan davacıdan davalı kurumun sunduğu hizmet karşılığı bu bedellerin tahsil edilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; davacının kanal katılım payı ve şebeke hissesi bedeli olarak 4.618,17 TL’den sorumlu olduğunun, bunu aşan kısımdan (2.731,83 TL) sorumlu olmadığının tespitine, bu bedelin yatırılması halinde taraflar arasında su aboneliği sözleşmesinin kurulmasına, davacının mekanik sayaç takılmasına ilişkin isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının maliki bulunduğu konuta bireysel su aboneliğinin kurulması için kanal katılım ve şebeke hisse bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı ve bu bedelleri ödemekle yükümlü ise bedelin nasıl hesaplanacağı noktalarında toplanmaktadır.
01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 87 ve 88.maddesiyle bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39.maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30.maddesinin 3.fıkrası birlikte değerlendirildiğinde; davalı kurumun yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon
ve içme suyu tesisleri yapmış olması, mevcutlarını iyileştirmesi halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilinde bulunan gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payını talep etme hakkı bulunduğu açıktır. Davalı tarafça hizmet götürüldüğünün kanıtlanması halinde iskan öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın hizmetten yararlanan davacı kanal katılım bedelinden sorumlu olur.
Ayrıca bedel hesaplanırken abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümleri dikkate alınacaktır.Başka bir anlatım ile davacının sorumlu olacağı miktar Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39.maddesine göre hesaplanacak, Yeni-ASKİ Tarifeler Yönetmeliği 19 .madde uygulanmayacaktır.
Katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39/2. maddesinde formül bulunmakta olup, bu formülde “T” olarak simgeleştirilen “gayrimenkulün yararlanacağı su ve kanal hattına metre/tül maliyetinin, yine aynı maddenin 5. fıkrasındaki uygulanacağı yılın ve Belediye Gelirleri Kanununun 89. madde/a-son cümlesindeki “Bayındırlık birim fiyatlarını geçemez” ifadeleri birlikte değerlendirilerek abonelik başvurusunda bulunulan tarihteki Bayındırlık birim fiyatları üzerinden alınması ve hesabın ona göre yapılması gerekir.
Hesaplanan miktarın abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki binanın emlak vergi beyanındaki değerinin %2’sini aşmamak kaydıyla hüküm altına alınması gerekir.
Somut olayda davaya konu konutta ilk kez abonelik talep edildiği, ilk kez abone olan kişiden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının davaya konu konutun bulunduğu bölgeye alt yapı hizmetlerini götürdüğü; bu nedenle davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğu, mahkemece doğru olarak tespit edilmiştir.
Ne var ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; abonelik başvurusundan önceki yıllarda inşaat aşamasındaki dava dışı kişi tarafından avans olarak yapılan ödeme sırasındaki resmi veriler ve birim fiyatları esas alınmak suretiyle ( T -Metre Tül Maliyeti- 105,69 TL) hesaplama yapılmıştır. Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup 27.05.2011 tarihinde eldeki davayı açmıştır. Diğer anlatımla, metre tül maliyetinin, abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak suretiyle güncelleştirilerek belirlenmesi gerekir.
Mahkemece, uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki Bayındırlık birim fiyatları esas alınmak suretiyle yapılan hesaplama doğrultusunda belirlenen miktara göre karar verilmesi gerekirken, inşaat ruhsatı aşamasındaki birim fiyatları esas alınarak yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle hükmün davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Diğer taraftan, davacının sayaç seçiminin abonenin isteğine bırakılması yönündeki talebi mahkemece mekanik sayaç takılması yönünde bir istem olarak değerlendirip, talebinin reddine karar verilmiştir. Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 12.maddesinde yeni abonelikler için mekanik veya kartlı sayaç kullanımı hususunda davalı kuruma taktir hakkı tanınmış ise de, bu taktir hakkı kullanılırken objektif iyiniyet kurallarına uygun davranılması zorunludur.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 5/3. maddesinde “Aksine bir teamül, ticarî örf veya âdet yoksa, satıcı bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı veya ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınmasına bağlı kılamaz. Diğer mal satışı ve hizmet sağlama sözleşmelerinde de bu hüküm uygulanır”denilmiştir.
Bu bağlamda davalı kurumun kartlı sayacı zorunlu tutması, 4077 sayılı Yasanın anılan ve emredici nitelikte bulunan bu hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
O halde mahkemece; mekanik sayaç veya kartlı sayaç seçiminin davacının tercihinde bulunduğu göz ardı edilerek; davacının kartlı sayaç veya mekanik sayaç takılması seçiminin tüketiciye bırakılması yönündeki talebinin, mekanik sayaç takılması talebi olarak değerlendirilip, reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.