YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12622
KARAR NO : 2015/4977
KARAR TARİHİ : 26.03.2015
MAHKEMESİ : ADANA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2014
NUMARASI : 2013/100-2014/123
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının, işyeri su abonesi olduğunu; normal kullanım bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için davalı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını; müvekkili davacının borcu bulunmadığından, takibin dayanaksız olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile; takibin 7.531,08 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemece, yargılama sırasında bilgisine başvurulan mali müşavir bilirkişinin raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Bilirkişi davalı tahakkuklarını esas almış, ayrıca su bedeli hesaplaması yapmamıştır. Raporu düzenleyen bilirkişinin, su tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı; bu nedenle, bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Ayrıca, uzman bilirkişi tarafından, davacının ödemesi gereken su bedelinin; sözleşme ve yönetmelik hükümlerine göre, dava tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava dosyasının, su tüketim hesabı konusunda uzman olan, mühendis bilirkişilerin de aralarında bulunduğu 3 kişilik heyete verilerek; davacının kısmi ödemeleri de dikkate alınarak, takibe konu dönemle ilgili, davacının ödemesi gereken su bedelinin sözleşme ve yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması hususunda rapor düzenlettirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus taraflar lehine bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan; dava menfi tespit davası olduğuna göre, hüküm yerinde, davanın niteliği gözetilerek, davacının borçlu olmadığı miktarın gösterilmesi gerekirken; itirazın iptali davası gibi hüküm kurulması dahi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince taraflar lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.