Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/12514 E. 2015/5042 K. 26.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12514
KARAR NO : 2015/5042
KARAR TARİHİ : 26.03.2015

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; elektrik abonesi olan davalının elektrik tüketim borcunun ödenmediğini, tahsili için Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/337 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesine ve ödeme emrine ekli belgelerin ve faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, abonelik sözleşmesinin METEM ile yapıldığını, elektrik tüketim faturalarının METEM Okulu adına düzenlendiğini, METEM’in sahibi ve işleticisinin Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu olduğunu, davacı tarafından sunulan protokolde de bu merkezin giderlerinin kimin tarafından karşılanacağına dair bir hüküm bulunmadığını savunarak; husumet itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Genel Başkanlığı ve davalı Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayi Destekleme Vakfı Genel Başkanlığı arasında yapılan Protokol doğrultusunda Mesleki Teknik Eğitim Merkezi adı altında (METEM) davalı tarafından dava konusu aboneliğin alındığını, söz konusu aboneliğe ilişkin 25.12.2009 ve 29.12.2011 son ödeme tarihli elektrik enerjisi kullanım bedellerinin ödenmediği, fatura tarihleri itibarı ile davalı vakfın, aboneliğin bulunduğu METEM Okulunu işlettiğinin davalı tarafçada beyan dilekçesi ile kabul edildiği; alınan bilirkişi raporu uyarınca, kullanılan elektrik enerjisinden kaynaklanan asıl borcun toplam 12.311,20 TL. olup, borcun fer’ileri ile birlikte 20.496,22 TL. olduğunun tespit edildiği; bu durum karşısında, abonelikten kaynaklanan borçtan protokol ve okulun işleteni olarak davalının sorumlu olacağı, buna göre icra dosyasına yapılan itirazın haksız olduğu anlaşıldığından bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; Davalının Konya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/337 takip sayılı dosyasına bildirdiği itirazının 20.496,22 TL.’ye yönelik olarak iptaline, takibin asıl alacak olan 12.311,20 TL.’ye takip tarihinden itibaren yıllık % 16,5 oranında gecikme faizi yürütülmek suretiyle devamına, asıl alacağın % 20’si olan 2.462,00 TL. İcra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında “hak ilişkisine dayalı bağ” dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir.
Mahkeme önünde, maddi hukuka dayalı hakkına dair uyuşmazlığın çözümünü ve himayesini isteyen kişi davacı, kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişi de davalıdır. Davacı, dava konusu hakkın sahibi, davalı ise hakka uymakla yükümlü olan ve bu hakkı ihlal ettiği düşüncesi ile kendisine karşı hakkın himayesi istenen kişidir. Bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dava dilekçesinde, davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen taraf ise de; hakkın sahibi veya kendisine karşı hakkın himayesi istenmesi gereken kişiler olmadıkları belirlenir ise, davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddi gerekir. Husumetten red kararı usule ilişkin bir karar olmayıp; davada taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını belirleyen esasa ilişkin bir karardır. Husumetten red kararı, davada taraf olarak gösterilenler arasında kesin hüküm teşkil eder.
Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır.
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Somut olayda, dava MESKA Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayii Destekleme Vakfı’na karşı açılmıştır. Ancak, davalı vekilince kendilerinin abone olmadığı, METEM (Mesleki Teknik Eğitim Merkezi) adına abonelik tesis edildiği, METEM (Mesleki Teknik Eğitim Merkezi)’ in sahibi ve işleticisinin ise, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuştur.
Mahkemece; METEM’in borcundan dolayı, davalının, sorumlu olup olmadığı tartışılmadan, METEM’in sahibi ve işleticisinin Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu olup olmadığı araştırılmadan, husumete yönelik itirazı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.