YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12444
KARAR NO : 2015/4619
KARAR TARİHİ : 23.03.2015
MAHKEMESİ : VİZE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2013/226-2014/136
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesi ile; davalıdan traktör aldığını, karşılığında 3.000.00.- TL bedelli bono verdiğini, 2.500.00.- TL de elden ödediğini; iki ay kullanıp, ayıplı olması nedeniyle iade ettiğini belirterek; 5.500.00.- TL nin yasal faizi ile; tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, 2.500.00.- TL ödeme yapılmadığını, 3.000.00.- TL bedelli bononun iade edildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tarafların ellerindekini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre birbirlerine iade etmekle yükümlü oldukları, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında traktör satımına ilişkin sözleşme yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Sözleşme geçersiz olsa dahi sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta TBK’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olan zamanaşımı sürelerinin uygulanması sözkonusu olamaz.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise, sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa, alacaklı, borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
TBK.nun 146.maddesinde (818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında (resmi şekle ulgun yapılmadığı için geçersiz de olsa) sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle, TBK’nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu nedenle, mahkemece; davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.