Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/11288 E. 2015/4616 K. 23.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11288
KARAR NO : 2015/4616
KARAR TARİHİ : 23.03.2015

MAHKEMESİ : GAZİANTEP 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2012/88-2014/68

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; davalı ile davacı K.. E.. arasında davacıya taşınmaz alınması konusunda anlaşma yapıldığını, davacı K.. E.. yurtdışında yaşadığından taşınmazların diğer davacı M.. E.. adına alınacağının kararlaştırıldığını; davalının, taşınmazları peşin ödeme nedeni ile değerinin % 25’i oranında az bedel ile aldığını belirttiğini; davalının, 07/04/2008 tarihli hesap pusulası sunduğunu, bununla davacıların davalının kendilerini zarara uğrattığını öğrendiklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.00.- TL’nin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davalının, davacılar ile anlaşma yapmadığını; davalının, taşınmaz alım satımı ile ilgili olarak, davacıların avukatlığını da yapan kişi ile sözlü bir anlaşma yaptığını; ancak, bu kişinin anlaşmayı kendi adına yaptığını ,davacılar ile bir ilgisinin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğu; eski Borçlar Kanununun 66.maddesi ve yeni Borçlar Kanununun 82.maddesine göre alacağa konu edilen taşınmaz satış işlemlerinin en son 2008 yılında yapıldığı gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK 502 . maddesinde ;
“Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.
Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda; dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgelerden, davalının, davacıların satınalması için onlara istedikleri nitelikte taşınmaz temin ettiği, onların vekili olarak davrandığı, imzası inkar edilmeyen 07/04/2008 tarihli hesap pusulasında davacı M.. E..’in ödediği bedellerin,taşınmaz maliyetlerinin gösterildiği,belgenin davacı M.. E.. ve davalı tarafından imzalanmış olduğu,taraflar arasında davalının davacılara taşınmaz sağlaması konusunda vekalet sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Vekalet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkta, TBK’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin olan zamanaşımı sürelerinin uygulanması sözkonusu olamaz.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir.
TBK.nun 147/5. maddesinde (818 sayılı BK md.126/4.maddesi) vekalet sözleşmesine dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında vekalet sözleşmesi bulunması nedeniyle TBK’nun 147/5. maddesi gereğince 5 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede, zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Bu nedenle, davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.