YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11013
KARAR NO : 2015/4755
KARAR TARİHİ : 24.03.2015
MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2013
NUMARASI : 2012/884-2013/777
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalının boşandıklarını, boşanma ilamı ile müşterek çocuğa 250 TL iştirak nafakasına karar verildiğini, hükmün 13.09.2010 tarihinde kesinleştiğini, davacının banka hesabından 4.000 TL nafaka borcu ödediğini, davalının buna rağmen Ekim 2010 – Haziran 2012 dönemi için nafaka alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını belirterek, icra takip tarihinden önce ödenen ve takibe konu edilen 4.000 TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının 500 TL ödediğini, başka ödeme yapmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; davacının talebinin ödediği miktarın icra müdürlüğünce dikkate alınmaması nedeniyle mükerrer talep edilmesinden kaynaklandığından, konusu itibariyle İcra Hukuk Mahkemesinde dava açılması gerektiğinden ve Aile Mahkemesinin İcra Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı veremeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, davacı ile davalının boşandıkları, boşanma ilamı ile velayeti davalı anneye bırakılan müşterek çocuk Lara için 250 TL iştirak nafakasına karar verildiği, hükmün 13.09.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının banka havalesi ile davalıya 02.02.2011, 09.03.2011 ve 09.05.2011 tarihlerinde toplam 4.000 TL ödeme yaptığı, davalının 04.07.2012 tarihinde başlattığı ilamlı icra takibinde 2010 Ekim – 2012 Haziran dönemi için 5.250 TL nafakanın işlemiş faizi ile birlikte toplam 6.095 TL’nin davacıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davada, icra takibine konu edilen ve takipten önce ödendiği iddia edilen nafaka borcundan dolayı borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir.
Menfi tespit davası, davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya denir. İİK’nın 72,1 maddesine göre; borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında (veya takipten sonra) borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlunun (davacının) çeşitli nedenlerle borçlu olmadığını belirtmek suretiyle açtığı menfi tespit davasının İcra-İflas Hukuku ile değil maddi hukuk (borçlar hukuku) ile ilgisi vardır.
Borçlu, kendisinin ödemek zorunda olmadığı bir borç için alacaklıya karşı icra takibinden önce veya icra takibinden sonra İİK’nun 72,1. maddesi gereğince menfi tespit davası açabilir.
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair Kanunun’un 1/1.maddesi gereğince; “Bu kanun, Aile Hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar”, Aynı kanunun 4/1.maddesinde “22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabı ile 03.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler de Aile Mahkemesi görevlidir” hükmü getirilmiştir.
Menfi tespit davası için görevli mahkeme HMK’nun 1-4 maddelerine göre belirlenir. Bu durumda, dava konusu nafaka borcundan dolayı açılan menfi tespit davasında Aile Mahkemesinin görevli olduğu ve davanın görevli mahkemede açıldığı anlaşıldığına göre, mahkemece; davanın esasına girilerek, taraflardan delilleri sorulmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.