Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/10960 E. 2014/10644 K. 30.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10960
KARAR NO : 2014/10644
KARAR TARİHİ : 30.06.2014

Davacı …ile davalı … aralarındaki alacak davasına dair … 18. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.05.2013 günlü ve 2013/71 E.-2013/282 K.sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 17.03.2014 günlü ve 2013/19865 E.-2014/4077 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, çekici ve damper satın almak ve işletmek üzere davalı ile adi ortaklık sözleşmesi imzaladığını, davalının sözleşmeye aykırı hareket etmesi halinde kullanılmak üzere müvekkiline 50.000 TL bedelli bono imzalayarak verdiğini, ancak davalının ortaklığa ait araçları müvekkilinin bilgisi dışında üçünçü bir kişiye sattığını, davalının bu davranışının ortaklık sözleşmesine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle bonoya dayalı olarak başlatılan takibin şikayet üzerine icra hukuk mahkemesince iptal edildiği belirterek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, sözleşme ile belirlenen cezai şarttan şimdilik 8.000 TL nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; ortaklığa ait araçlardan elde edilen gelirin, araçların ve ortaklığın diğer giderlerini karşılamaya yetmediğini, bu nedenle davacı ile müvekkilinin araçların satılmasını kararlaştırdıklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesi suretiyle giderilebileceği, ancak adi ortaklığın tasfiye edilmesini istemeyen davacı tarafın talep hakkının doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.11.2012 günlü ve 2012/2256 E. 7638 K. sayılı ilamı ile; (…Davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olmayıp, adi ortaklık sözleşmesinin cezai şarta ilişkin hükmüne dayalı olduğu kuşkusuzdur. Talebin değerlendirilebilmesi için adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine gerek bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, mahkemece sözleşmeye aykırılığa dayalı cezai şart isteminin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamış, davacının temyiz itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir…) Gerekçesiyle bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında, davacı vekili 20.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 50.000 TL ye yükseltmiş, mahkemece ıslahen artırılan miktar esas alınarak 50.000 TL cezai şart alacağının tahsiline karar verilmiş, davalının temyiz talebi üzerine Dairemizin 17.03.2014 günlü ve 2013/19865 E. 2014/4077 K. sayılı ilamı ile hüküm onanmıştır.
Davalı, bu defa karar düzeltme talebinde bulunmuştur.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair karar düzeltme itirazları yerinde değildir.Ancak, 04.02.1948 günlü ve10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Mahkemenin aksi yöndeki uygulaması, HMK. nun 177. maddesi ve anılan İçtihadı Birleştirme Kararına aykırılık oluşturduğundan isabetsizdir.Buna göre mahkemece yapılacak iş, dava dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak hüküm tesis etmek olmalıdır.Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla; davalı tarafın bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.03.2014 günlü ve 2013/19865 E. 2014/4077 K.. sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde davalıya iadesine, 30.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.