Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/10852 E. 2015/3800 K. 10.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10852
KARAR NO : 2015/3800
KARAR TARİHİ : 10.03.2015

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalı hakkında yapılan idari soruşturma neticesinde düzenlenen 16.11.2009 tarihli tazmin raporunda; “2008 yılı kasım ayı döner sermaye ek ödemesine esas teşkil edecek tabip, muayene, sevk sayıları ve koruyucu sağlık hizmetlerinde çalışılan gün sayıları dikkate alınarak yapılan incelemede; davalının, günlük ortalama poliklinik hizmet sayılarının yüksek olduğu ve 2008 kasım ayı döner sermaye ödemesi miktarına esas teşkil edecek kadar sayıda hasta muayene etmediği ve yeniden yapılan hesaplamada davalı tarafa 900,66 TL fazla ödeme yapıldığının” belirtildiği; iş bu idari soruşturma raporuna dayanılarak, davalı taraftan, bu miktar fazla ödemenin iadesinin istendiği; ancak, davalı tarafça ödeme yapılmadığı belirtilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 900,66 TL fazla döner sermaye ödemesinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı hekimin, çalıştığı bölgenin nüfus yoğunluğu ve ekonomik yetersizlikleri göz önüne alındığında, hekimlerin asgari muayene sürelerinin belirlenmesine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı ve bu sebeple tazmini gereken kamu zararı oluşmadığı gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiştir.
HUMK’nun 4.maddesinde “Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır. Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır.” hükmü getirilmiştir.
Davada; davacı taraf, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydı ile, 900,66 TL fazla ödemenin iadesini talep etmektedir.
Davacının talebi, alacağın bir kısmı olup, son kısmı olmadığından, alacağın tamamına göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Davanın, 25.02.2011 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre; görevli mahkeme 1086 sayılı HUMK’nun 4.maddesi gereğince tayin edilmelidir.
Bu durumda, mahkemece; alacağın tamamı yönünden müddeabihin belirlenmesi için davacıdan fazlaya ilişkin talebi ve delilleri sorularak, gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle öncelikle alacağın tamamı ve böylece de görevli mahkemenin tesbit edilmesi gerekir. Görev ile ilgili araştırma yapılmadan ve görevli mahkeme tayin edilmeden; davanın esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.