Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2014/10513 E. 2015/3853 K. 10.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10513
KARAR NO : 2015/3853
KARAR TARİHİ : 10.03.2015

MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2012/354-2013/585

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili idarece, davalıdan, 2004-2008 yıllarına ilişkin gelir vergisi ve damga vergisinin eksik tahsil edildiğini; yapılan tebliğlere rağmen, davalı tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığını; eksik kesilen vergilerin kamu zararına yol açtığından, bahsi geçen zararın tazmini amacıyla bu davayı açtıklarını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 3.732,33 TL kamu alacağının davalıya borcun bildirildiği 26/03/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davalının, davacı bakanlığa bağlı Beylikdüzü Akaryakıt Gümrük Müdürlüğünde 2007-2008 yıllarında görev yaptığını, Gümrük Yönetmeliğinin 284/c. maddesi gereği sosyal yardımlar adı altında yapılan ödemelerin kurumca 2004 yılından itibaren gelir vergisi matrahına dahil edilerek vergilendirilmediği gerekçesi ile geçmişe dönük olarak toplam 3.732,33 TL gelir vergisi tahsil edildiğini ve bu paranın davalıdan geri istendiğini bu idari işleme karşı, İstanbul 11. Vergi Mahkemesi’ne açtıkları dava sonucunda, mahkemece, davacının vergi tarh etme ve tahsil yetkisi bulunmadığı gerekçesi ile itirazlarının kabulüne karar verildiğini; dolayısıyla, vergi tarh ve tahsil yetkisi bulunmayan davacının böyle bir dava açamayacağını, davalının bir kusuru bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının iddiasını ispat edemediği, dolayısıyla davalının davacı aleyhine zenginleşmesinin söz konusu olmadığı, davacı idarenin vergi tarh ve tahsil yetkisinin de bulunmadığı gerekçesi ile; davacının, davasının aktif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava konusu alacak, sosyal yardım ödemelerinden eksik gelir ve damga vergisi kesilmesi nedeniyle (3.732,33TL) davalıya yapılan fazla ödemenin tahsiline ilişkindir.
Dava konusu fazla ödemenin, idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
TBK. m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır.
HGK’nun 05.12.1984 tarih ve 1982/13-387 E.-1984/997 K.sayılı kararı ile herhangi bir salt tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin idare tarafından BK’nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.
Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler uyarınca, ödemenin şart tasarrufa dayanmadığı gözönüne alınarak, davacının davaya konu eksik vergi kesintisi nedeniyle davalıya yaptığı fazla ödeme miktarına ilişkin uzman bilirkişiden yeterli ve denetlenebilir rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.