YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10237
KARAR NO : 2015/3701
KARAR TARİHİ : 09.03.2015
MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/113-2014/78
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşme davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan, yokluğunda yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verildiğini, karardan kolluk güçleri tarafından yakalanınca haberdar olduğunu, yapılan temyiz itirazı üzerine kararın bozulduğunu, bozma sonrası ‘Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/119 Esas ve 2011/146 karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada çekin davacı tarafından keşide edilmediğinin sübuta erdiğini , ancak davacının kolluk tarafından yakalandığında adli para cezasını M.. H..’ne ödemek zorunda kaldığını, infaz baskısı ile ödemiş olduğu 11,500,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; husumet ve zamanaşımı savunmasında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ödenen para cezasının iadesi için ilgili ceza mahkemesine başvurulması gerektiğini, yapılan tahsil işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ‘Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/119 Esas ve 2011/146 karar sayılı kararının davacı tarafça dava tarihinden önce öğrenildiğine ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı, öğrenme tarihi olarak dava tarihi kabul edildiği takdirde Borçlar Kanunu 66. Maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği anlaşıldığından zamanaşımı itirazının reddine ve 11,400,00 TL’nin 23/03/2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, zamanaşımının bu doğrultuda çözümlenmesi gerekmektedir.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ‘un 5. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur denilmektedir.
818 sayılı BK madde 66’ya göre iade alacaklısının geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve herhalde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra nedensiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. Bir yıllık sürenin başlaması için, iade alacaklısının kendisi aleyhine zenginleşen kişiyi ve zenginleşmenin kapsamını (nedensiz olarak uğranılan malvarlığı azalmasını) bilmesi aranmalıdır.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı hakkında 10.08.2004 tarihinde keşide ettiği 11,500,00 TL bedelli çekin karşılıksız kaldığından bahisle, Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/1846 Esas – 2005/392 Karar sayılı dosyasında görülen ve mahkumiyetine dair verilen karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Cezanın infazı aşamasında davacı kolluk kuvvetleri tarafından yakalanmasının ardından para cezasını ödemiştir. Davacı yargılanmanın yenilenmesini ve mahkumiyetine dair verilen kararın kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece talebin reddi üzerine red kararını temyiz etmiştir. Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 10. Ceza Dairesi 01/02/2010 Tarih, 2008/6898 Esas, 2010/1917 Karar sayılı ilamı ile; mahkumiyet kararı usulune uygun tebliğ edilmediğinden davacının talebinin süresinde temyiz isteği niteliğinde olduğu kabul edilerek, hüküm bozulmuştur. Bozma sonrası Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2010/199 Esas ve 2011/146 Karar sayılı dosyada bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmakla mahkumiyet hükmü iptal edilmiş, müştekinin şikayetinden feragati üzerine de kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir. Müştekinin yüzüne karşı dosyamız davacısı olan sanığın yokluğunda verilen karar 16.03.2011 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı da bu davayı 04.03.2013 tarihinde açmıştır.
O halde; davacı hakkındaki mahkumiyet kararının iptaline ve kamu davasının düşürülmesine dair karar verilen verilen Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/199 Esas ve 2011/146 Karar sayılı dosyanın kesinleştiği tarih olan 24/03/2011 tarihinden itibaren, olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu 66 maddesinde öngörülen 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde dava açılmadığından bahisle, süresinde zaman aşımı definde bulunulduğu da gözetilerek, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek yazılı biçimde kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.