Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/21543 E. 2012/25102 K. 05.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/21543
KARAR NO : 2012/25102
KARAR TARİHİ : 05.12.2012

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkillerinin davalıya borçlandığını ve bu borçlarına karşılık lehtar hanesi boş 20.07.2007 keşide tarihli 4.000 TL bedelli bonoyu davalıya verdiklerini, sonrasında müvekkillerinin bono bedeline mahsup edilmek üzere davalıya 3.000 TL verdiklerini, davalının bonoyu dava dışı ve oğlu olan … ‘a teslim ettiğini ve bu kişinin de bahsi geçen bonoya dayanarak, ödenen 3.000 TL yi mahsup etmeden … 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1994 E. sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, bu haliyle müvekkillerinin dava dışı … ‘a 4.000 TL borçlu gözüktüklerini, bu nedenle davalının kendisine yapılan 3.000 TL bedel ödeme nedeniyle müvekkilleri aleyhine sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 3.000 TL nin 28.09.2007 tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; “…davacının ibraz ettiği 28/09/2007 tarihli belgede …’un 4.000,00 senedi karşılığında 3.000,00 TL teslim aldığına ilişkin …’ın imzalı beyanının bulunduğu, takibe konu senedin incelenmesinde ise; senet alacaklısının … olduğu, dosyaya sunulan belgede takip dayanağı bonoya ayrıca bir atıf bulunmadığı, kambiyo senedinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönünde herhangi bir delil ileri sürülemediği, alacaklı ile … arasındaki ticari ilişkinin ve İbrahim’i alacaklı yerine ödeme kabul yetkisinin olup olmadığı hususunun açıkça ortaya konamadığı, bu hususların dinlenen tanık beyanları ile aydınlatılamadığı gibi senede karşı herhangi bir yazılı delil ileri sürülemediği anlaşıldığından…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan … 1. İcra Müdürlüğünün 2010/1994 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … ‘ın borçlular … ve … aleyhine 20.07.2007 tanzim, 20.08.2008 vade tarihli 4.000.TL bedelli bonoya dayanarak, icra takibinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, davalıya 3.000 TL ödeme yapıldığına dair, 28.09.2007 tarihli davalı imzasını ihtiva eden bir belge (kartvizit) sunmuş, belgenin incelenmesinden; … 4.000 YTL senedi karşılığında 3.000 YTL teslim aldım.” ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktadır.Dava konusu alacağın miktarı, davanın açıldığı tarih itibariyle tanıkla ispat sınırı üzerindedir. Davalı, dava konusu alacak miktarını inkar etmiştir.Mahkemece, davacının delil olarak sunmuş olduğu 28.09.2007 tarihli davalının imzasını ihtiva eden belgenin hangi borçtan kaynaklandığı, bu belgenin davaya konu borçla ilgisinin olup olmadığı, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kabulü anlamına gelip gelmediği ve sonuçta da borcu söndüren belge niteliğinde olup olmadığı araştırılmamıştır.Bu durumda mahkemece, dava konusu alacak ve davacı tarafından delil olarak sunulan 28.09.2007 tarihli davalının imzasını taşıyan belge ile ilgili olarak iddia ve savunmaya açıklık kazandırmak için HMK’nun 169 vd. maddeleri uyarınca davalı isticvap edilmelidir.İsticvap ile de bir sonuca varılamaması halinde davacının iddiasını ispat için karşı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.