Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/21309 E. 2012/25076 K. 05.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/21309
KARAR NO : 2012/25076
KARAR TARİHİ : 05.12.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava ve ıslah dilekçesinde 47.048,85 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı … ’tan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daire satın aldığını, ancak vaat edilen dairenin satıcı … tarafından kardeşi olan davalıya muvazaalı olarak devredildiğini, bu nedenle … ile davalı aleyhine tapu iptali ve tescil talebiyle … 17.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2006/491 Esas sayılı davanın kabul edilerek kararın 05.02.2008 tarihinde kesinleştiğini, tescil işleminin ise 19.02.2008 tarihinde gerçekleştiğini ileri sürerek; 05.02.2003 – 05.02.2008 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ecrimisilin her kira dönemi sonundan işleyecek en yüksek mevduat faizi ile tahsilini talep etmiş, 03.02.2011 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 47.408,85 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili, dairenin mülkiyetinin iptal kararının kesinleştiği tarihte davacıya geçtiğini, ancak davacının iptal kararından önceki dönem için ecrimisil talep ettiğini, ayrıca ecrimisil talep edilen dönemin bir bölümünün zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; önceki 05.05.2011 tarihli ilamı ile davalının, davacı ile dava dışı Selahattin Koç arasında imzalanan sözleşmenin tarafı olmadığı, bu nedenle davacının dairenin mülkiyetine geçtiği 19.02.2008 tarihinden önceki dönem için ecrimisil talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, önceki bu ilamın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2012/873 E.-2012/2390 K. sayılı ilamı ile taraflar arasında görülen … 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/491 E. 2007/373 K. sayılı dosyasında; satış vaadi sözleşmesinden haberdar olan davalı Ana Kadın Başa ile diğer davalı Selahattin Koç arasında satış şeklinde gerçekleştirilen dairenin temliki işleminin muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanununun 18. maddesinde deyimini bulan muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat kendi iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir.Kararlılık kazanmış Yargıtay İçtihatlarında ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere muvazaalı işlemin müeyyidesi mutlak butlandır. Bu itibarla muvazaalı sözleşmeler başlangıçtan itibaren geçersiz olduklarından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmazlar. Açılan dava sonunda verilen karar yenilik doğuran (inşai) bir karar değil açıklayıcı (ihdasi) bir karar durumundadır (HGK. 01.03.2000 gün ve 2000/1–126 E, 2000/143 K.).Diğer taraftan, TMK’nun 995/1.maddesi ve 08.03.1950 gün ve 22/4 sayılı Yargıtay İ.B.K. ile iyiniyetli olmayan zilyedin, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği (veya elde etmeyi ihmal eylediği) gelir karşılığında tazminat ödemek zorunda olduğu açıklanmıştır.Şu durumda mahkemece; geçersiz sözleşmeye dayalı olarak dava konusu daireyi kullanan davalının iyiniyetli zilyed olmadığı belirlenmiş olduğundan, bu kullanımın müeyyidesi olan ecrimisille sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir gerekçesiyle önceki bu ilam bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulması sonucunda 17.12.2010 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 05.02.2003 ile 05.02.2008 arasındaki 5 yıllık dönem için belirlenen 41.000 TL ve bu bedelin 05.02.2008’den dava tarihi olan 19.10.2009’a kadar ki işlemiş faizi olan 6308,85 TL toplam 47.408,85 TL’nin kabulü ile 10.000 TL’sinin davanın açıldığı 19.10.2009 tarihinden 37.408,85 TL’nin ıslah tarihi olan 03.02.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Bu durumda dava tarihinden geriye 5 yıllık dönem olan 19.10.2004 tarihinden önceki ecrimisil talepleri ile ilgili zamanaşımına ilişkin olumlu ve olumsuz bir karar verilmemiş olması; Diğer yandan, ecrimisil davalarında talep halinde dönem sonlarından itibaren kademeli yasal faize hükmolunur. Davacı taraf dava dilekçesinde dönem sonları itibariyle kademeli faiz istemiştir. Bu durumda davacı tarafın kademeli faiz miktarına ilişkin bilirkişiden rapor alınıp bu kademeli faizin temyiz eden davalının lehine olması halinde kademeli faize hükmolunmalı aksi takdirde davalının kazanılmış hakkının ihlal edilmemesi için şimdi hükmolunan faizin lehe olması halinde şimdiki gibi faize hükmolunmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.