Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/20759 E. 2012/25055 K. 05.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/20759
KARAR NO : 2012/25055
KARAR TARİHİ : 05.12.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 100.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalının malik olduğu davaya konu taşınmazı harici yazılı satış sözleşmesi ile 22.04.1963 tarihinde 300 TL karşılığında davalıdan satın aldığını, taşınmazı aldığı günden beri kullanmasına rağmen tapu devrinin yapılmadığını bu nedenle ödediği 300 TL’nin denkleştirici adalet ilkesi ve uyarlama kuralları gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile; zamanaşımı def’ini ileri sürmüş, ayrıca taraflar arasında böyle bir satış ilişkisinin olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının ortak miras bırakanına ait olan tapulu taşınmazın haricen davacıya satılmasına ilişkin sözleşmeden kaynaklandığı, bu sözleşmenin taşınmazların tapulu olması nedeniyle geçersiz olduğu, 07/06/1936 tarih 36/3-1939/47 E.K sayılı yargıtay içtihatı birleştirme kararına göre BK.’da düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, satış tarihinden dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içinde kullanılmaması halinde usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuki müessesedir. Zamanaşımı bir itiraz olmayıp, def’i olduğundan ileri sürülmedikçe hakim tarafından doğrudan doğruya (re’sen) gözönünde tutulamaz.Sebepsiz zenginleşme davalarında bir yıllık zamanaşımı süresi zarar görenin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan eylem veya işlemin haksız olduğuna kesin olarak kani bulunduğu ve mal varlığındaki eksilmenin miktarı ile haksız edinenin kim olduğunun tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.Tapulu taşınmazların haricen satışı TMK. 706, BK 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerine göre geçersiz olup, geçersiz satışlarda herkes aldığını iade ile mükelleftir. Satış bedelini ödeyen satıcı, satışa konu olan taşınmazın bedeli ödeninceye kadar elinde bulundurma hakkına sahiptir. Davacının zilyetliği sürdüğü müddettçe alacak muaccel olmadığından zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz.
Somut olayda, davacı satış tarihinden bu yana taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğunu iddia etmiştir. Fakat davalı savunması ve dinlenen tanık beyanları ile davacının taşınmazın zilyetliğini elde edip etmediği, elde ettiyse dava tarihinde halen daha kendi zilyetliğinde bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş taşınmazın halen daha davacının zilyetliğinde bulunup bulunmadığını somut olarak tespit ettikten sonra zamanaşımı olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek olacaktır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.