Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/20403 E. 2012/25001 K. 04.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/20403
KARAR NO : 2012/25001
KARAR TARİHİ : 04.12.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 61043 TL’lik takibe vaki itirazın iptali ile %40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, davacıların murisi …’ın kolon kanserine yakalandığını ve kendisine ait evde yaşarken bir göz odasını davalılardan …’ya kiraya verdiğini ve davalı tarafla bu şekilde tanıştığını, muris …’ın üzerinde yaşadığı evi bulunan üç dönüm civarındaki arsasını satmak istediğini ve kandırılarak değerinin çok altında bir bedel ile elinden alındığını ve … Koçbank … Şubesi’ne satış bedeli olan 70.000,00 TL’nin yatırıldığını, davalılardan …’nın muris …’ı tedavi ettireceği bahanesi ile Isparta’ya götürdüğünü ve paranın bankadan çekildiğini, davalılardan …’nın bir ay kadar muris …’ın tedavisi ile ilgilendiğini ve bir ay sonra murisin vefat ettiğini, davalı tarafın beyanına göre söz konusu paradan murisin tedavi giderlerinin karşılandığını ve artan kendisinde kalan 38.000,00 TL’yi kendi hesabına yatırdığını, bilahare bu parayı davalılardan …’nın diğer davalı annesi …’nın hesabına yatırdığını, bir aylık süre içinde 32.000,00 TL tedavi masrafının yapılmasının mümkün olmadığını, ancak bu konunun üzerinde durulmadığını, geri kalan 38.000,00 TL’nin davalılardan iadesi için … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5931 sayılı dosyasında icra takibi yaptıklarını, davalıların da bu takibe itirazda bulunduklarını beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, %40 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmalarında, davacıların murisi …’ın hasta yatağında “bana sahip çıkan ve ölüm tehdidinde bulunulan herşeye rağmen bana bakan …’ya malım, mülküm, param kuruşuna kadar helaldir, onundur” şeklindeki açık ve net olarak beyanda bulunduğunu, tanıklar huzurunda bunu vasiyet yaptığını imzası ile bu durumu hukukileştirdiğini, bu işlemleri yaparken murisin akli ve ruhi melekelerinin yerinde olduğunun saptandığını, bu işlemler sonucun söz konusu paranın müvekkilinin yedine geçtiğini, davacıların murisleri ile sağlığında ilgilenmediklerini, hatta murisin çevre ile irtibat kurmasın diye telefonunun kesildiğini, kapısının kilitlendiğini ve murislerinin ölümünü beklediklerini, müvekkillerinden …’nın insani olarak yardımda bulunduğunu, murisin ölümünden sonra cenazesi ile ilgilendiğini, davacıların taşınmazı satın alan üçüncü kişilere açmış oldukları 2008/252 Esas sayılı dosyasındaki tapu iptal tescil davasının derdest olduğunu, yine vasiyetnamenin iptali için herhangi bir dava açılmadığını, beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, her ne kadar davalılar murisin bu paranın davalılardan …’ya verilmesi konusunda vasiyette bulunduğunu beyan etmişler ise de, vasiyetnamenin tarihinin olmadığı ve noter huzurunda yapılmadığından itibar edilmediği, bilirkişi raporuna göre davacının icra takip tarihi itibarı ile 38.000,00 TL ana para, 23.043,83 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 61.043,83 TL alacaklı olduğunun beyan edildiği, söz konusu miktarın icra takibine konu olan alacak miktarını teyit ettiği, gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Medeni Kanun’un 538.maddesi gereğince “El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.”Somut olayda, dava konusu alacağa teşkil eden ve davalılar tarafından el yazılı vasiyetname olarak nitelenen belgenin incelenmesinden, bu belgede murisin “Her şeye rağmen bana bakan …’ya malım, mülküm, param kuruşuna kadar helaldir, onundur.” şeklinde beyanda bulunduğu, ancak vasiyetnamede tarihin bulunmadığı, böylelikle de, yapılan belgenin el yazılı vasiyetname olarak geçerli bulunmadığı anlaşılmaktadır.Ancak; davaya konu edilen ve davalılardan iadesi istenilen bu para, murisin sağlığında davalılar tarafından alınmıştır. Davacı taraf, yargılama sırasında, bu belgedeki yazıların murise ait olmadığını ifade etmiş, imzaya ise bir itirazda bulunmamışlardır.
Öyle ise mahkemece, davacıların, dava konusu belgedeki murisin adı altındaki imzaya, murise ait olmadığı yönünde bir itirazlarının bulunmadığı, sonuç olarak da, murisin bu belgedeki yukarıda açıklanan sözlerinin, dava konusu parayı davalıya bağışlama iradesinin varlığı olarak kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.