Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/20385 E. 2012/24765 K. 03.12.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/20385
KARAR NO : 2012/24765
KARAR TARİHİ : 03.12.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 15000,00 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davalıların yanlış tedavi uygulamaları nedeniyle dişsiz kaldığı gibi aşırı ağrılara maruz kaldığı ileri sürülerek 15 000,00 TL manevi tazminatın tahsili istenilmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Borçlar Kanununun 321.madde hükmü; “İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur.Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine iras ettiği zarardan mesuldür. İşçiye terettüp eden ihtimamın derecesi, akde göre tayin olunur…”Dava, davalı doktorun sözleşmeden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. Anılan hüküm gereğince doktor hafif kusurundan bile sorumlu olup hem mesleki hem de genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğu gibi çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın ve hastalığın özelliği gözönünde tutulmalıdır. İşi yapan doktor (davalı) onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir (Tandoğan Borçlar Özel Hukuk sf.236).
Somut olayda, davacı tedavinin yanlış uygulandığını ileri sürmekte ve bu nedenle manevi tazminat talep olunmaktadır.Taraflar arasında davacının diş ağrısı ile davalı şirkete müracaat ettiği kanal tedavisi yapılması konusunda sözleşmenin varlığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, uygulanan tedavinin sonuç verip vermediği ve davacının bu uygulama nedeniyle gereksiz acı duyup duymadığı konusundadır.Davalı, davacı iddialarını reddederek, ameliyat ve sonuçları konusunda bilgilendirildiğini savunmuştur. Mahkemece, diş hekimi bilirkişiden rapor alınmış, bu rapora göre davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas bilirkişi raporunda davacının tedavi sürecine ilişkin evraklar, raporlar tekrarlanarak, davacının rahatsızlığının tıbbi komplikasyon olduğu bildirilmiş, bu konuda başka bir açıklama ve gerekçe bildirilmemiştir. Hükme esas bilirkişi raporunda tarafların tedavi sürecine ilişkin iddia ve savunmaları değerlendirilmediği gibi herhangi bir gerekçede taşımamakla, karar vermeye yeterli değildir.Buna göre, davacının yapılan tedavi ve sonrasını, bu ameliyat sonucunda da davacının devam eden rahatsızlığından doğrudan bir etkisi yada katkısı olup olmadığı, alınabilecek önlemlerin neler olduğu, bu önlemler alınsa dahi bu sonucun meydana gelip gelmeyeceği ve davacı iddiasına göre ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu alınması gerekir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu yada Üniversitelerin Diş Hekimliği Fakültelerinde görevli konusunda uzman öğretim görevlisi doktorlardan bilirkişi heyeti oluşturularak, az yukarıda bahsedilen hususları içerir şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine açık, hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporu aldırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.