Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/15803 E. 2012/22206 K. 30.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15803
KARAR NO : 2012/22206
KARAR TARİHİ : 30.10.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde suya vaki müdahalenin men’i istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi ile dava konusu suyla ilgili sulama rejimi tesisine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; … köyü … deresinden akan sudan, kadimden beri davacı ile davalılar birlikte yararlanmakta iken; davalılar, derenin suyunu boru ile başka dere suyundan faydalandıkları bahçelerine götürdüklerini; Yasak deresinin suyunu azalttıklarını iddia ederek; suya vaki müdahalenin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davacının su üzerinde hiç bir hakkının olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; “…mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, tarafların suya olan ihtiyaçları, mevcut kaynakların yeterliliği, tarafların ihtiyaçlarından fazla suyun bulunması nedenleri ile davacı tarafın boruları sökülmesi sureti ile suya vaki müdahalenin önlenmesi yönündeki davasının reddine, bilirkişi raporlarında belirtildiği şekilde sulama rejiminin tesis edilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Gerekçesiyle” davanın reddine, taşınmazların bir sulama sezonunda yani 01-15 Mayıs ile 01-15 Ekim arasında, 12’şer günlük zaman aralıklarında, aşağıdaki sıralama ve sürelere dikkat edilerek sulama rejiminin tesisine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Kısa kararda, “sadece davanın reddine” şeklinde karar verilmiş iken, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise; “1- Davanın reddine, 2- Taşınmazların bir sulama sezonunda yani 01-15 Mayıs ile 01-15 Ekim arasında, 12’şer günlük zaman aralıklarında, aşağıdaki sıralama ve sürelere dikkat edilerek sulama rejimi tesisine;” şeklinde hüküm oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunmaktadır.10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır.Anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince, kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.Öte yandan, mahkemece; davanın reddine karar verildiği halde, aynı zamanda taraflar arasında su rejimi oluşturulmak suretiyle (red kararıyla) çelişki yaratılmış olması da doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü Ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 30/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.