Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/15750 E. 2012/21250 K. 10.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15750
KARAR NO : 2012/21250
KARAR TARİHİ : 10.10.2012

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Asıl ve birleşen dava dilekçelerinde 46.668,96 TL ecrimisilin işleyecek yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının işyeri olarak kullandığı taşınmazı, üzerinde bulunan muhtesat niteliğindeki mandıra ile birlikte müvekkilinin 25.07.2008 tarihinde satın alarak iktisap ettiğini; bunun üzerine, … 9.Noterliğinin 01.08.2008 tarihli ihtarnamesi ile davalıya, söz konusu devir bildirilerek, davaya konu taşınmazın kira bedellerinin davacı tarafa ödenmesinin ihtar edildiğini; ancak, ihtar ve taleplerine rağmen davalı tarafın müvekkiline herhangi bir kira ödemesi yapmadığını ileri sürerek; haksız işgalci durumundaki davalıdan 2008 yılı ağustos ayından itibaren hesaplanacak 10.000 TL ecrimisil alacağının, dönem sonu itibariyle yürütülecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dava dilekçesi ile de; davacı tarafa ait … ili, … 697 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların davalılar tarafından haksız kullanımı nedeniyle toplam 36.668,96 TL ecrimisilin dönemsel faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Davalılar vekili; müvekkilinin, dava konusu gayrimenkulde önceki malikle yapılmış kira sözleşmesine dayanarak zilyet olup, işyeri faaliyetini sürdürdüğünü, davacı tarafından gönderilen ihtarnamede kira bedellerinin PTT havalesi ile konutta ödemeli olarak ödenmesinin talep edildiğini, kira ilişkisinin davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, taşınmazda haksız işgalci olarak değil, kiracı sıfatı ile bulunulduğundan ecrimisil talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı ile dava dışı … (önceki malik) arasında yapılan kira sözleşmesinde davacının taraf olmadığı ve tapu kayıtlarına göre davacının tapu maliki bulunduğu, davalının dava konusu parselleri kullanımının herhangi bir kira ilişkisine ve hukuki sebebe dayanmadığı, dolayısıyla ecrimisil hesaplanması gerektiğinden bahisle, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı tarafça dava konusu yere ilişkin olarak bankaya depo edilen 30.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 46.668,96 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava, ecrimisil istemine ilişkindir. Ecrimisil, kötüniyetli işgalcinin taşınmazı işgal ettiği dönem için ödemek zorunda olduğu tazminat olup, uygulamada taşınmazı kullanan kişi haklı bir sebebe dayandığına inanarak veya bir edim karşılığı ya da davacının rızası ile kullandığı gerekçesiyle yararlanmayı sürdürüyorsa (harici satış sözleşmesi , fiili taksim, kira sözleşmesi vs) bu kullanım kötüniyetli sayılmayacağından tazminat ile sorumlu tutulmamaktadır. Davalı tarafından ibraz edilen kira sözleşmesinin incelenmesinde; Davalı ile dava dışı (ilk malik) arasında 22.01.2008 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli ve aylık 1.000 TL kira bedelli kira sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalıya gönderdiği 01.08.2008 tarihli ihtarname ile, davalının halen kiracı olarak kullandığı dava konusu mandıra vasfındaki taşınmazın mülkiyetini 25.07.2008 tarihinde satın aldığını, taşınmaz üzerindeki mandırada kiralayan sıfatının tarafına geçtiğini bu nedenle işyerinin kirasının, belirttiği rayiç kira bedeli üzerinden PTT havalesi ile tarafına ödenmesi gerektiğini, kira ödemelerinin yapılmaması halinde tahliye yoluna başvuracağını ihtaren davalı tarafa bildirmiş, ihtarname ile talep edilen kira bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, iş bu davayı açmıştır. Ancak, davalı ile önceki kayıt maliki arasında yapılan 22.01.2008 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalının taşınmazda halen kiracı olarak bulunduğu, taşınmazın satın alınmasından sonra kiralayan sıfatının kendisine geçtiği ve kira paralarının tarafına ödenmesi gerektiği hususlarını davalı tarafa ihtarname ile ihtar eden davacı tarafın, davalının taşınmazdaki kiracılık sıfatını ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı, davalının işgalinin önceki malik ile yapılan kira sözleşmesine dayanıyor olması nedeniyle haksız el atmasından söz edilemeyeceği hususları göz önüne alınarak davalının taşınmazda kiracı sıfatı ile zilyet bulunduğu, fuzuli şagil olmadığı bu nedenle ecrimisil talep edilemeyeceği gözönünde bulundurularak hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.