YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14914
KARAR NO : 2012/19998
KARAR TARİHİ : 26.09.2012
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 10710 TL taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait … 1411 ada 4 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda … Vakfı” lehine konulan şerh nedeniyle 11.03.2011 tarihinde ödenen 10.710 TL taviz bedelinin hukuka aykırı tahsil edildiğini belirterek 10.710 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; taviz bedelinin 5737 sayılı Yasanın 18.maddesine uygun olarak tahsil edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 10.710 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen … Vakfının» mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar verüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesiyle belirlenmesi gerekir.Bu bağlamda, taşınmaza ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülü ile getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden alınarak istenmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın niteliği ve türü hakkında gerekli bilgi alınarak mahallinde keşif yapılmalı, HUMK.nun 275 ve 6100 sayılı HMK’nun 266.maddesi uyarınca gösterilen ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi raporu sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik araştırma sonucu davanın kabulü doğru görülmemiş olup, hükmün bozulması gereklidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.