Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/11257 E. 2012/16183 K. 27.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11257
KARAR NO : 2012/16183
KARAR TARİHİ : 27.06.2012

MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının müşterek evi terk ederek aile hukukundan kaynaklı hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, davacının nafakaya ihtiyacını olduğunu belirterek 500 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiş, mahkemece; davacının ayrı yaşamakla haklı olmasına rağmen müşterek konutta davacının oturduğu,davacının çalışmakta olup düzenli bir gelirinin bulunduğu,davalının çalışmadığı ve davacıya üstün gelirinin olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından ve tanıkların ifadelerinden davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır.TMK.nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanması halinde tedbir nafakası ile eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK. Md.186 /son).
Ayrı yaşamada haklı olan davacı eşin ekonomik durumunun daha iyi olması davalı (koca) yı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmalıdır. Davada davacı kadının memur olduğu, davalının ise çalışmadığı ancak kira gelirinin bulunduğu tespit edilmiştir.Bu durumda mahkemece; davacı kadının geçimi için gerekli ve davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4. md. gereğince “hakkaniyet” ilkesi dikkate alınarak uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.