Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/11079 E. 2012/14368 K. 05.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11079
KARAR NO : 2012/14368
KARAR TARİHİ : 05.06.2012

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 6200 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı borçlu …’in aldığı krediye kefil olduğundan, aleyhlerinde yapılan icra dosyalarında toplam 6200 TL ödemek zorunda kaldığını; alacağın tahsili için davalı hakkında yaptığı icra takibine ise, davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, 6200 TL’nin icra takip tarihi olan 30.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, esası bakımından da davayı kabul etmediklerini belirterek reddini istemiştir.Mahkemece; “dosya kapsamından, olayın BK.nun 66.maddesinde belirtilen sebepsiz zenginleşme olduğu ve bir yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, davacı vekilinin delil olarak gösterdiği icra dosyalarında kefalet borcunun davacı tarafından 29.03.2007 – 09.03.2007 tarihlerinde ayrı ayrı ödendiği yazılı olduğu, bu tarih ile dava tarihi arasında üç yıldan fazla zaman geçmiş bulunduğundan, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerekir. Gerekçesiyle” davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava, kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalının aldığı krediye dava dışı 3. kişilerle birlikte müşterek müteselsil kefil olmuştur. Borcun asıl borçlu tarafından ödenmemesi nedeniyle, aleyhinde açılan icra dosyalarında borcu ödemiştir. BK.nun 147.maddesine göre “Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri tediye ettiği miktar nisbetinde alacaklının haklarına halef olur.” O halde, borcun kaynağı sebepsiz zenginleşmeye dayalı bulunmamaktadır. Mahkemece, borcun kefalet sözleşmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla BK.nun 125.maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu gözetilmeden, yanılgılı nitelendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.