Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2012/10643 E. 2012/14828 K. 12.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10643
KARAR NO : 2012/14828
KARAR TARİHİ : 12.06.2012

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 4.855,00 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dava dilekçesinde; davalı diğer kardeşlerinin muvafakatı ile babaları …’ya vasi tayin edildiğini babalarının hastane masraflarını, vefat ettiğinde vesayet ilam masraflarını karşıladığını, davalıların herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, 4855,00 TL masraf bedelinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davacının vesayet görevini ifa ederken ve mahçurun ölümü sonrasında yaptığı harcamalara ilişkin talebin, sebebsiz zenginleşme kuralı çevresinde mahçurun ölüm tarihi olan 12/07/2004 tarihinden 1 yıllık süre içinde açılması gerekirken, 18/03/2009 tarihinde açılmış olması nedeniyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere, vesayet altına alınan kişiler (küçükler veya kısıtlılar vasileri tarafından temsil edilirler. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi, md.391; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, md.448). 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 405/8.maddesi, sulh mahkemesinin iznine tabi tuttuğu işler arasında (derhal alınması gereken geçici tedbirler müstesna olmak üzere), husumeti de saymış; böylece, gerek vesayet altındaki kişi adına vasi tarafından dava açılabilmesini ve gerekse kendilerine karşı açılmış bir davada vasi tarafından temsil edilebilmelerini vasinin sulh mahkemesinden izin alması koşuluna bağlamıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 461/8.maddesi de, vasinin vesayet altındaki kişi adına dava açabilmesini vesayet makamının iznine tabi kılmış; öncekinden farklı olarak, vesayet altındakine karşı açılmış olan davalar yönünden bu izin koşulunu kaldırmıştır.Böylece, anılan her iki Kanuna göre de, konusu ve türü ne olursa olsun, vasinin, vesayeti altındaki kişi adına herhangi bir davayı açabilmesi, her halükarda, bu konuda izin almış olması koşuluna bağlıdır. Bu koşul, vesayet altındakinin çıkarını korumak amacına yönelik olup, o konudaki hukuksal düzenlemeler çerçevesinde kazanılması şansı bulunmayan bir davanın açılmasını ve böylece vesayet altındaki kişinin böylesi bir dava nedeniyle zarara uğramasını engellemek için öngörülmüştür.Vesayet altındaki kişiye görevini yerine getirirken kusurlu davranışlarıyla verdiği zarardan dolayı vasi veya kayyumun aleyhinde açılacak olan tazminat davasına yönelik zamanaşımı süreleri kanunda iki ayrı zamanaşımı olarak düzenlenmiştir. TMK 492/I.madde hükmüne göre zarar gören tarafından zararın bilinmesi veya anlaşılması olanağı bulunan bir hesap yanlışlığına veya bir sorumluluk sebebine dayanan tazminat davası “kesin hesabın” tebliğ tarihinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.Bu sürenin başlangıcı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle görevi sona eren vasi, görevin sona ermesinden itibaren 15 gün içinde vesayet makamına vesayet altındaki kişinin malvarlığının yönetimiyle ilgili son raporunu ve kesin hesabını verir. (V.V.M.T. m.31.f.I.) (Ömer Uğur Gençcan Vesayet Hukuku Ank.2009., Sh. 609-610-619 vasi için hesap verme borcu yönünden tanınan bu zananaşımının başlangıcı yönünden değerlerdirmenin kendisinin yaptığı harcamalar sebebiyle de V.V.M.T.md.31.f.I. gereğince kesin hesabının verilmesine ilişkin raporunun vesayet makamına vermesinden sonra başlayacağı açıktır.Vesayeti sona ermesi koşullarının başında ölüm ve benzeri durumun gerçekleşmiş olması gerekir.Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu andan başlar ve ölümle sona erer. (TMK. md.28 f.I) Vesayet altında bulunan kısıtlının ölümüyle vesayet kendiliğinden sona erer. Vesayet altındaki kişinin ölümü ile sonlandığı anlaşılırsa vesayet makamı tarafından 4721 sayılı TMK.’nun md.489-491 hükümleri uyarınca işlem yapılır. Vasilik görevinin kendiliğinden sona ermesi hali ile vaseyetin sona ermesinin sonuçları doğacaktır. (TMK.489- 494 md.) Vesayet altındaki kişinin ölümü ile vasi; yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vermekle yükümlüdür. (TMK.489 md.) Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ile TMK.490. madde hükmü gereğince vesayet makamınca incelenir. Rapor ve hesapların kabul edilmesi ile TMK.464 f.II.madde hükmü gereğince gerek vasiye karşı vesayet altındaki kişinin ölümü ve benzeri haller sebebi ile vesayetin sona ermesi sebebiyle tazminat davası, gerekse vasinin yapılan masraflar sonucunda alacak davası açmak için zamanaşımının başlangıç gününün tayini söz konusu olacaktır. (TMK.464 f.II.md.), (Ö.U.Gençcan.a.e.e.sh. 681-689-679) Mahkemece, bu belirlemeler yapılmadan kesin hesabın ve raporun verilip verilmediği ve kabul edilip edilmediği tartışılmadan ve incelenmeden B.K.61-62.maddelerine göre zamanaşımının bir yıl olduğunu belirtmek suretiyle davanın reddi doğru görülmemiştir. (Ö.U.Gençcan.a.e.e.sh. 679)
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12/06/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.