Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/8143 E. 2011/11131 K. 27.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8143
KARAR NO : 2011/11131
KARAR TARİHİ : 27.06.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.212,50 lira cezai şarttan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, dava dışı emlak komisyoncusu ile müvekkili ve davalı arasında hazırlanmış olan ön sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan doğan alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın konusunu oluşturan sözleşmenin şekil şartına uyulmadan hazırlanmış olduğunu, bu nedenle sözleşmenin ve ferilerinin geçersiz olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin, taşınmazın devrini gerçekleştirmeye yönelik bir sözleşme olmayıp devir gerçekleşmediği takdirde satış için masraf ve çeşitli hazırlıklar yapmış olan tarafın korunmasına yönelik serbest irade ile düzenlenmiş bir ön sözleşme olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
BK. nun 22. maddesi; “Bir akdin ilerde inşa edilmesine dair yapılan mukavele muteberdir. Kanun iki tarafın menfaatleri için bu akdin sıhhatini bir nevi şekle riayet etmeğe tabi kıldığı takdirde, bu şekil o akdin yapılması taahhüdüne de tatbik olunur.”hükmünü içermektedir.
Davada dayanılan sözleşme ile, davalıya ait taşınmaz malın ileride bedeli karşılığında davacıya devredilmesinin kararlaştırıldığı ileri sürülmüştür. Bu durumda, satış taahhüdünü içeren sözleşmenin geçerli olması, asıl sözleşme olan satış sözleşmesinin tabi olduğu kanuni şekle uyularak yapılması haline bağlıdır.
Somut olaya bakıldığında ise; taraflarca imzalanmış olan 05.10.2009 tarihli sözleşmenin, BK. nun 213, Tapu Kanununun 26 ve TMK 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle geçerli bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şu halde; sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle asıl borca ilişkin feri haklardan olan cezai şartın da geçersiz olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.