Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/7917 E. 2011/14247 K. 03.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7917
KARAR NO : 2011/14247
KARAR TARİHİ : 03.10.2011

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, ayrı yaşamada haklılık nedeniyle TMK 197 vd madde hükmü gereğince 500,00 Tl tedbir nafakasının tahsili istenilmiştir.
Mahkemece, davacının davalıyı evden kovduğu, duruşma sırasında da eve dönmesini kabul etmediği, ayrı yaşamaya kendi kusuru ile neden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 195. maddesi uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. hakim, gerektiği takdirde eşlerden birisinin istemi, üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197. maddesi hükmüne göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyasından yararlanma ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır” denilmektedir.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının gelirinin bulunmadığı, çevrenin katkısı ile geçimini sağladığı anlaşılmaktadır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği eşler birliğin giderlerine güçleri oranında ve mal varlığı ile katılmak zorunluluğu vardır (TMK.186/3).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, somut olayda davacının ayrı evde yaşadığı sabittir. Davacının kendi evinde kalması, davalıyı (kocayı) nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, davacı ayrı yaşayınca da zorunlu olarak davalının da katılması gereken giderleri ve harcamaları alacak ve tüm bu giderleri ve harcamaları davacı kendisi karşılayacak, davalının da gelirlerinden ve imkânlarından mahrum olarak hayatını devam ettirecek ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinden de mahrum kalacaktır. Yine, davalının cevap dilekçesindeki davacının ileri sürdüğü olayları doğrulayan beyanları ile tanık ifadesinden taraflar arasında uzun yıllar boyunca gelişen olaylar nedeniyle birlikte yaşamaya ara verildiği de sabittir.
Bu durumda mahkemece, tarafların gelirleriyle orantılı birlikte yaşadıkları zamanda davalının eşine sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşamaları halinde de sağlayacak oranda davacı lehine hakkaniyete uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.