Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/6814 E. 2011/11042 K. 27.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6814
KARAR NO : 2011/11042
KARAR TARİHİ : 27.06.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazla hakların saklı tutularak şimdilik 10.000 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 3975 TL ecrimisilin davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada; davacı ile davalının adlarına kayıtlı arsalarını kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle dava dışı S.S…. Konut Yapı Kooperatifine verdiklerini ve bunun karşılığında daire ve dükkanlarını aldıklarını ancak kooperatifçe davacının kendisine verilmesi gerekirken 1228 ada 52 parselde kayıtlı zemin kat dükkanın davalıya verildiğini ve tapusunun da davalı adına yapıldığını, bunun üzerine bu dükkanla ilgili olarak davacı tarafından davalı aleyhine tapu iptal tescil davası açıldığını Konya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/41 E.-2002/1126 K.sayılı 26.12.2002 tarihli kararıyla bu yerin davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tescil edildiğini, ilamın Yargıtay denetiminden geçerek 02.12.2003 tarihinde kesinleştiğini ancak, avukatının haberdar etmemesinden dolayı kesinleşen bu davadan davacının 2007 yılında haberdar olduğunu, davacının bizzat müracaatı sonucunda 28.06.2007 yılında tapuya üzerine aldığını, 2003’te kesinleşen karara rağmen dava konusu dükkanı davalının başkasına kiraya vermesi suretiyle haksız işgal ettiğini, davacıya kiraların 15.09.2007’de ödenmeye başlandığı ileri sürülerek 07.09.1998’den 15.09.2007’ye kadar ki dönem için fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimdilik 10.000 TL ecrimisilin davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davalı cevabında; zamanaşımının dolduğunu, dava konusu yer ile ilgili olarak davacı tarafından davalı aleyhine açılan ve davacı lehine sonuçlanan tapu iptal tescil davasının 13.10.2003’te kesinleştiğini, davacı tarafça bunun infazı (tapudaki devri)nin yapıldığı 28.06.2007’ye kadar iyiniyet nedeniyle ecrimisile hükmolunamayacağı, sadece infaz sonrası 2 ay 17 günlük ecrimisile hükmolunabileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının irtifak tapusunun iptali davasından ve davanın sonucundan haberdar olmasına rağmen, davaya konu dükkanın kiralarını olmaya devam ederek iyiniyetli davranmadığı ecrimisil ile sorumlu olduğu süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’i nedeniyle 5 yıllık dönem içi olan 20.03.2004 ile kira bedellerinin davacı tarafından tahsil edilmeye başlandığı 15.09.2007 arasındaki ecrimisil bedelinden davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 3975 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, ecrimisil, kötüniyetli şagilin ödemek zorunda olduğu tazminat olup, en azı kira geliri, en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.
İlke olarak kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde “mevcut haliyle” serbest koşullarda getirebileceği kira parası (emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri de nazara alınarak) rayice göre belirlenir, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara TEFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak koşuluyla ecrimisil bedeli rayiç değerlere göre takdir edilir.
Somut olayda, mahkemece açıklanan ilkeler çerçevesinde yeterli deliller toplanmamış, sadece hukukçu bilirkişi vasıtasıyla keşif yapılmış ve keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporu da soyut genel ifadelere dayalı olarak düzenlenmiş olup, hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; deliller tam olarak toplandıktan sonra davanın niteliği gereği inşaatçı, hukukçu gerekirse yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişi heyeti vasıtasıyla keşif yapılıp sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.