Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/5986 E. 2011/10374 K. 16.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5986
KARAR NO : 2011/10374
KARAR TARİHİ : 16.06.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 22.083,00 TL haksız işgal tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; müvekkilinin ¾ pay sahibi olduğu …, 6444 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıyı iki ayrı şahsa işyeri olarak kullandırmak suretiyle işgal eden davalıdan 01.01.2005-31.03.2009 dönemi için 22.083,00 TL. haksız işgal tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın 1/4 payının müvekkilline ait olduğunu, paydaşlığın imar uygulaması sonucu oluştuğunu, müvekkilinin işgalci olmadığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı taşınmazı mülkiyet hakkına dayanarak kullanmakla taşınmazı haksız işgal ettiği kabul edilemeyeceği, tapu kaydı imar uygulaması sonucu oluştuğundan ve muhdesat bedeli ödenmeksizin ecrimisil istenmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ecrimisil, kötü niyetli şagilin ödemekle sorumlu olduğu bir tazminattır.
3194 sayılı yasanın 18. maddesi ile; bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, bu nedenle yapı sahibinin bina bedeli kendisine ödenmedikçe yapıyı bedelsiz kullanabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; imar uygulamasından önce davacıya ait 2575 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı tarafından 35 yıl önce bina yapıldığı, 1993 yılında imar uygulaması sonucu taşınmazın şuyulandırılarak Belediye ile müşterek hale getirildiği, davalının 1995 tarihinde Belediyeden 1/4 hisseyi satın aldığı ve bu şekilde davacı ile müşterek hale geldikleri, tapuda muhdesat şerhi veya tapu tahsis belgesinin bulunmadığı konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
O halde davalının uyuşmazlığa konu binayı imar uygulamasından önce davacıya ait tapulu taşınmaza yapmış ise, imar uygulamasından sonra hisse satın alarak müşterek malik konumuna gelmiş olsa bile iyi niyetli olmayan 3. kişi konumunda olması nedeniyle 3194 sayılı yasanın 18. maddesinden yararlanması yasal olarak mümkün olmamaktadır. O nedenle mahkemece imar uygulamasına dair evraklar getirtilerek uygulanmak suretiyle davalının işgalinin imar öncesinde de davacı taşınmazı üzerinde bulunup bulunmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Kaldı ki 270,78 m2 lik taşınmazın 145.14 m2 ne oto tamir atölyesi, 43 m 2 ne tamir yeri yaparak kiraya vermek kalanı bahçe olarak kullanmak suretiyle tamamını kullanan davalının, hissesinden fazla kullandığı kısım için haksız işgalden dolayı ecrimisil ile sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.