Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/5877 E. 2011/9968 K. 09.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5877
KARAR NO : 2011/9968
KARAR TARİHİ : 09.06.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000,00 lira manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, davalı tarafından haksız olarak şikayet edildiğini, bu yüzden kişilik haklarının zarar gördüğünü beyanla 5.000,00 lira manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, şikayet hakkının kullanılmasını doğrulayacak olaylar ve zayıf da olsa emareler mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı taarfından temyiz edilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasanın 36. maddesinde; herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu şekli ile yer almıştır. İşte bu nedenle kişi, gerek yargı mercileri önünde ve gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendisine zarar veren kişilere karşı, haklarının korunmasını bunun sonucu olarak da zarar veren hakkında yasal işlem yapılmasını ve bu bağlamda cezalandırılmasını isteme hak ve yetkisine sahiptir.
Yine Anayasanın 12.maddesinde de, “…herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu…”, ayrıca 17. maddesinde de, “…herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu…” düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Medeni Kanunun 24 ve 24/a maddelerinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, Anayasada ve yasalarda kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır.
Bir taraftan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınmışken, diğer taraftan kişilik hakları da Anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir. Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Her iki değerin çatışması durumunda somut olaydaki özelliğe göre birinin diğerine üstün tutulduğu görülecektir.
Şu durumda hak arama özgürlüğünün sınırsız olmadığı kabul edilmeli, kişinin istediği biçim ve koşulda ve salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, aksi halde bu hakkı kötüye kullanmış sayılacağı kabul edilerek, Anayasa ve yasaların öngördüğü güvenceden yararlandırılmamalıdır.
Somut olayda, davacı ile davalının akraba olduğu, aralarında hukuk davaları bulunduğu, genellikle davacı lehine sonuçlandığı, davalının Milli Eğitim Bakanlığına verdiği şikayet dilekçesinde, davacının aleyhine ağır ithamlarda bulunduğu, tanıkların bir kısmının beyanlarında da görgüye dayalı bilgileri olmayıp duyumları aktardıkları anlaşılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki geçmişe dayalı husumet gözetildiğinde bu tanıkların beyanının diğer delillerle desteklenmemesi nedeniyle karara esas alınması usul ve yasaya uygun kabul edilemez.
Kaldı ki, davalı şikayetinde kendi haklarının korunmasına ilişkin bir talep ve beyanda bulunmamıştır. Şikayet dilekçesinde davacının kişiliğine açıkça saldırıda bulunulması, davacı hakkında idari soruşturma izni verilmemesi gözetildiğinde, davalının şikayet hakkının hukuka aykırı olarak kullandığı kabul edilerek uygun bir miktar tazminata hükmetmek gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.