Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/5580 E. 2011/10342 K. 14.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5580
KARAR NO : 2011/10342
KARAR TARİHİ : 14.06.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.000,00 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; haciz tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 1840 TL ile, haksız haciz nedeni ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın 1187 TL’lik kısmın kabulü ve 2000 TL’lik manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki delillere ve kurulan hükme göre manevi tazminatın takdirine ilişkin bir isabetsizlik yoktur. Hükmün bu yönü itibariyle onanması gerekmiştir.
İstirdat davasına ilişkin temyiz incelemesi yönünden ise;
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Borçlunun, ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına karşın itirazının kesin kaldırılması nedeniyle, kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerek mallarının haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından, aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/VII). Borçlar Kanununun 62. maddesinin aksine, burada davacı (borçlu), yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup; bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
Önemle vurgulanmalıdır ki; istirdat davasının, borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir (İİK.m.72/VII). Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan; taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re’sen göz önüne alınır. Eş söyleyişle Mahkemenin, yargılamanın her aşamasında hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması ve İİK m.72/VII’de öngörülen bir yıllık dava açma süresini geçiren borçlunun açtığı istirdat davasını reddetmesi gerekir.
Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2007 gün ve E:2007/3-186 K:2007/171; 28.03.2007 gün ve E:2007/3-188 K:172 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı, icra dosyasına ödemeyi 15.03.2006 tarihinde yaptığı halde davasını 1 yıllık süre geçtikten sonra 05.01.2009 tarihinde açtığı anlaşıldığından ödeme tarihi itibariyle İİK.72/VII. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın kabul edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.