Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/393 E. 2011/4961 K. 28.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/393
KARAR NO : 2011/4961
KARAR TARİHİ : 28.03.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde tellallik sözlemesinden … 1.900 TL alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı aleyhine Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan itirazın iptali davası ile birleştirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; 12.12.2009 tarihli gayrimenkul alım – satım sözleşmesinden kaynaklanan % 2 emlak komisyon ücretini müvekkiline ödemeyen davalının, bu amaçla başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile dava dışı Mehmet … isimli şahsın hileli davranışlarla davalının boş sözleşme imzalamasını sağladıklarını, davacının sözleşmeye konu dairenin bulunmasında ve gezdirilmesinde emlakçılığın gerektirdiği hiçbir işlemi yapmamasına rağmen kötüniyetle dava açtığını, dairenin maliki olan Mehmet isimli şahsın ise bu hileli işlemden ötürü davalı aleyhine Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/348 Esas sayılı davayı açtığını savunarak; davanın reddine ve kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davaya konu sözleşmede satıcı sıfatıyla imzası bulunan Mehmet … isimli şahıs tarafından cayma tazminatı istemi ile açılan dava da tartışılacak hususlar ile verilecek kararın bu davayı etkileyeceği gerekçesiyle, davanın Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/348 Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK. nun 45/1 maddesi uyarınca; aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir.
Aynı kanunun 45/2. maddesine göre de; Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz (md.187/5) olarak ileri sürülebilir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 14.02.1992 tarih ve 1991/3 Esas, 1992/2 Karar sayılı kararında; “Bir yargı çevresi içinde kurulmuş bulunan aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılır.” denilmektedir.
Yukarıda açıklanan içtihadı birleştirme kararı gereğince, aynı yargı çevresinde aynı sıfat ve görevle kurulan mahkemeler, aynı düzeyde mahkemelerdir. Somut olaya bakıldığında; temyize konu edilen dava, yetkili ve görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinde, birleştirme kararı verilen dava ise Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, sulh ve asliye mahkemeleri aynı düzeyde mahkemeler değildir.
Diğer taraftan, davalı tarafça davaların birleştirilmesi yönünde ilk itirazda da bulunulmamıştır.
Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilip ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçe ile davanın birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi